1. Hukuk Dairesi 2014/20341 E. , 2017/1403 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalılardan ..., ... ve ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.
Davacı, adına kayıtlı 1398 ve 1484 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakıp gözetme koşulu ile oğlu ve davalıların murisi olan ...’e devrettiğini, iki yıl önce bakım borçlusu olan ...’in öldüğünü, kendisinin yaşlı ve cahil bir kişi olmasından dolayı fesih hakkını kullanamadığını, bakım borçlusu ...’in eşi ve çocuklarının da kendisi ile hiç ilgilenmediklerini ileri sürerek 1398 ve 1484 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ..., ... ve ..., ölünceye kadar bakım sözleşmesi borçlusu ve mirasbırakanları ...’in ölüm tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde davacının fesih hakkını kullanmadığını, dava dilekçesinde belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Diğer davalılar ... ve ... davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, tapu iptali tescil talebinin reddine, davacı ile davalıların birlikte aile topluluğu içerisinde yaşamalarının sona erdirilmesine ve bakım alacaklısı davacı yararına aylık 5000 TL iradın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının 1398 ve 1494 parsel sayılı taşınmazlarını 17.01.2008 tarihli resmi senetle ölünceye kadar bakıp beslemek ve görüp gözetmek koşuluyla oğlu ve davalıların murisi ...’e temlik ettiği, ...’in 26.11.2010 tarihinde öldüğü, taşınmazların 04.06.2012 tarihinde davalılar adına intikal ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. 818 s. Borçlar Kanununun (BK) 511. maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir” olarak tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme, giydirme, hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK"nin 617 (BK"nin 517.) maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan, TBK"nin 617/son (BK"nin 517/son) maddesi hükmüne göre; “Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”
Uyuşmazlığın değinilen TBK"nin 617/son (BK"nin 517/son) maddesi uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına, dava konusu taşınmazların değerine göre uygun ve adil olmalıdır.
Ayrıca, alacaklının ölümü ölünceye kadar bakım sözleşmesinin sona ermesini gerektirmesine rağmen, borçlunun ölümü ile bu sözleşme son bulmaz. Ancak TBK 618.maddesinde “bakım borçlusu ölürse bakım alacaklısı bir yıl içinde sözleşmenin feshini isteyebilir” hükmü yer almaktadır. Fesih hakkı bir yıl içinde kullanılmamışsa sözleşme bakım borçlusunun mirasçıları ile devam eder.
Somut olayda, davacının süresinde ölünceye kadar bakma sözleşmesinin feshini talep etmediği, bu nedenle sözleşmenin bakım borçlusunun mirasçıları olan davalılar ile davacı arasında devam ettiği anlaşılmaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan deliller ile tanık beyanlarından; davacının 1925 doğumlu, yaşlı ve bakıma muhtaç olduğu, bakım borçlusunun ölümü ile bakım borcunun mirasçıları olan davalılara geçtiği, davalılardan Remziye’nin davacı ile aynı avlu içerisinde farklı evlerde yaşadığı, ancak aralarında geçimsizlikler bulunduğu, diğer davalılar Füsun, Figen, Metin ve Tayfun’un başka yerlerde yaşadıkları, bu nedenle davacıya bakma imkanlarının olmadığı, bu haliyle bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanının olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak sureti ile yerine getirilmesi imkanının ortadan kalkması nedeniyle tapu iptali tescil isteğinin reddine karar verilmesi isabetli ise de; davacının sosyal ve ekonomik durumu, yaşı ve ortalama bakım giderleri ve dava konusu taşınmazların değerleri gözetildiğinde makul ve kabul edilebilir ve fahiş olmayan bir miktarda irada hükmedilmesi gerekirken, mahkemece davacı yararına aylık 5000 TL iradın davalılardan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davalılardan ..., ... ve ... vekili temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.