15. Ceza Dairesi 2019/13244 E. , 2019/13515 K.
"İçtihat Metni"
Güveni kötüye kullanma suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 155/1, 43, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 6 ay hapis ve 7 gün adli para ve 100,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, hapis cezasının anılan Kanun"un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine dair Uşak 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/03/2013 tarihli ve 2012/249 esas, 2013/344 sayılı kararının 01/07/2013 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içinde 29/09/2014 tarihinde nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, yeniden başlatılan yargılama sırasında dosyanın uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilmesini takiben, sanığın uzlaştırma işlemini tamamen yerine getirmediğinden bahisle erteli hapis cezasının tamamen ve aynen infazına ilişkin Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/01/2019 tarihli ve 2018/42 esas, 2019/56 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Uşak 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/02/2019 tarihli ve 2019/47 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 30/10/2019 gün ve 94660652-105-64-11721-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/11/2019 gün ve 2019/105227 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
1-Uşak 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/03/2013 tarihli kararında, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 155/1 ve 43. maddeleri gereğince hükmedilen 7 ay 15 gün hapis cezasından, anılan Kanun"un 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında yapılan indirim sonucunda 6 ay 7 gün hapis cezası yerine 6 ay hapis ve 7 gün adli para cezasına hükmedilmesi suretiyle hükümde karışıklığa neden olacak şekilde karar verilmesinde,
2-Sanığın yokluğunda verilen Uşak 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/03/2013 tarihli kararının, sanığın 17/01/2013 tarihli savunmasında en son bildirdiği adres dışında başka bir adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmış ise de, tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan 6099 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Kanun’un 35/2. maddesinde yer alan “adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır”, aynı Kanun"un 10/1-2. madde ve fıkralarında yer alan "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." ve anılan Kanun"un 21/2. madde ve fıkrasında yer alan "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." şeklindeki hükümler birlikte değerlendirildiğinde, 7201 sayılı Kanun"un 10/2 ve 21/2. maddeleri hükümleri çerçevesinde tebliğ işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerekirken, sanığın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde anılan Kanun"un 35. maddesi uyarınca yapılan tebliğ işleminin geçerli sayılamayacağının anlaşılması karşısında, esasen erteleme kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle aynen infaz kararı verilemeyeceği gözetilmeksizin, yazılı şekilde itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde,
3-Kabule göre de, denetim süresi içinde kasıtlı suç işlediğinden bahisle hakkında yeniden başlatılan yargılama sırasında, mahkemesince 23/10/2018 tarihli oturumda, sanığın savunmasının alınması için sanığın bulunduğu Uşak Açık Ceza İnfaz Kurumuna müzekkere yazılmasına karar verildiği, bir sonraki oturum tarihinde, sanık yerine sehven başka birinin getirildiği belirtilerek sanığın savunmasının tespitinden vazgeçilmesine karar verilmiş ise de; sanığın savunmasının tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla savunma hakkının kısıtlandığının anlaşılması sebebiyle, itirazın kabulü gerekirken, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca Uşak 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/02/2019 tarihli ve 2019/47 değişik iş sayılı kararının bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Şikayetçi olan müştekinin yokluğunda verilen Uşak 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/03/2013 tarihli kararının, şikayetçinin 17/01/2013 tarihli beyanında en son bildirdiği adres dışında başka bir adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmış ise de, tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan 6099 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Kanun’un 35/2. maddesinde yer alan “adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır”, aynı Kanun"un 10/1-2. madde ve fıkralarında yer alan "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." ve anılan Kanun"un 21/2. madde ve fıkrasında yer alan "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." şeklindeki hükümler birlikte değerlendirildiğinde, 7201 sayılı Kanun"un 10/2 ve 21/2. maddeleri hükümleri çerçevesinde tebliğ işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerekirken, anılan Kanun"un 35. maddesi uyarınca yapılan tebliğ işleminin geçerli sayılamayacağının anlaşılması karşısında, esasen erteleme kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle aynen infaz kararı verilemeyeceği ,ayrıca kesinleşmeyen kararlara karşı da kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından, hükmün, müştekiye usulüne uygun şekilde tebliğ edilip, istinaf yoluna başvurması halinde dosyanın görevli ve yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilmesi, aksi takdirde kesinleştirme işleminin yapılmasından sonra yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün görülmekle, Uşak 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/02/2019 tarihli ve 2019/47 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 02/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.