4. Hukuk Dairesi 2014/10265 E. , 2014/17545 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/10/2013
NUMARASI : 2009/336-2013/407
Davacı Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü vekili Avukat E.S. Y. tarafından, davalılar A.. B.. vdl aleyhine 08/08/2002 gününde verilen dilekçe ile kurum zararının ödetilmesi istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; kesin hüküm, dava şartı ve zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 24/10/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili Avukat R.S. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kurum zararının ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, kesin hüküm, dava şartı ve zamanaşımı nedenleriyle istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, zimmete para geçirilmesi ve usulsüz kredi kullandırılmasından dolayı zarar gördüklerini belirterek, olayda sorumlulukları bulunan davalı banka personellerinden zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalılar, öncelikle zamanaşımı definde bulunmuş, esas yönünden de davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
1-Davacının, davalılar İ.. A.., H.. C.., Z.. B.., E.. Ö.., A.. B.., N.. K.., Ö.. Ş.., F.. Ö.., E. D., A.A., K.. Y.., K.. K.., M.. B.., U.. A.. ve Y.. A.."a yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Mahkemece, teftiş kurulu rapor tarihinin üzerinden bir yıldan fazla süre geçtiğinden bahisle istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Haksız eylemden doğan davalarda zamanaşımı süresinin belirlenmesinde 818 sayılı BK"nun 60/1-2. maddelerinin uygulanması gereklidir. Buna göre, zamanaşımı süresi, zarar görenin, haksız eylem ve failini öğrendiği tarihten itibaren bir yıl, her halükarda zarar veren eylemin gerçekleşmesinden itibaren on yıldır. Ancak, zarara yol açan eylemin, aynı zamanda suç sayılan bir eylemden doğmuş olması durumunda olayda uygulanacak zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Zamanaşımı, kamu kurumlarında dava açmaya emir vermeye yetkili makamın verilen zararı ve faili öğrenme tarihinden itibaren başlar.
Dosya içeriğinden, davacı bankanın dava açmaya yetkili makamı tarafından 19/09/2001 günlü yazıyla dava açılması için talimat verildiği anlaşılmaktadır. Eldeki bu dava, dava açmaya yetkili makamın öğrenme tarihinden itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi dolmadan 08/08/2002 günü açılmıştır.
Diğer yandan, dava konusu olay, olay gününde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Yasası"nda tanımlanan zimmet ve görevi kötüye kullanma suçları niteliğinde olup uygulanacak ceza zamanaşımı süresi, aynı Yasa"nın 102/4. maddesi uyarınca 5 yıldır. Ayrıca, zararı doğuran eylem devam ediyorsa, bu gelişme sona ermedikçe zamanaşımı işlemez. Davalılar süreklilik arzeden dava konusu eylemlerini 1999 yılına kadar devam ettirdiğinden zamanaşımı süresinin bu tarihte başladığının kabulü gerekir. Eldeki dava da 08/08/2002 günü açıldığına göre ceza zamanaşımı süresi geçmeden eldeki davanın açıldığı kabul edilmelidir.
Şu halde, davalıların zamanaşımı savunmasının reddiyle işin esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2-Davacının, davalılar N.. K.. ve M.. G.."ye yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Mahkemece, davalılar hakkında açılan ceza davasında, zimmete geçirilen tutarın davalılardan tahsiline ilişkin verilen kararın, eldeki dosyada kesin hüküm teşkil ettiğinden bahisle istemin usulden reddine karar verilmiştir.
Dosya incelendiğinde, davalılar hakkında zimmet suçundan açılan ceza davasında, mahkumiyet kararı verildiği, aynı kararda zimmete geçirilen tutarın davalılardan müteselsilen tahsiline de karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Eldeki dosyada, davacının istemi, zimmete geçirilen tutar yanında usulsüz kredi kullandırılmasından dolayı uğranılan zararın da ödetilmesidir. Ceza Mahkemesince, ikinci istem konusunda herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Ceza Mahkemesince hüküm altına alınan miktarın, davacının istemlerini tam olarak karşılayıp karşılayamadığı anlaşılamamaktadır.
Şu halde, davalıların sorumlu olup olmadıkları, uğranılan zarar miktarı, ceza mahkemesince hüküm altına alınan miktarın davacıların istemini tam olarak karşılayıp karşılamadığı hususlarında, alanında uzman bir heyetten bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davacının, H. R.D."e yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Dava dilekçesinde, H.ı R. D."in davalı olarak gösterilmediği, gerekçeli karar başlığında da bu şahsın ismine yer verilmediği, buna rağmen hakkında hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Hakkında dava açılmayan bir şahısla ilgili olarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
4-Davacının, davalı S.. Y.."a yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
Mahkemece, davalı hakkında açılan ceza davasında verilen düşme kararının eldeki dosyada kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan istemin reddine karar verilmiştir.
Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi (6098 sayılı TBK m.74) gereği, ceza mahkemesince verilen düşme kararı hukuk hakimini bağlamaz. Mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1, 2, 3 ve 4) no"lu bentlerde gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA; bozma nedenlerine göre bir kısım davalıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 22/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.