19. Hukuk Dairesi 2018/318 E. , 2019/5222 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülmekte olan menfi tespit davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Ankara BAM 22. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf talebinin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, taraflar arasında ticari alışveriş olduğunu, davalının, davacıya mal gönderdiğini, davacının teslim aldığı malların bedeline mahsuben davalıya avans olmak üzere bono düzenleyip verdiğini, davacının işyerini Eylül 2011 yılında davalıya devretmiş olduğunu ve işletme faaliyetine son verdiğini, mal karşılığı avans olarak teslim edilen bonoların iadesini talep ettiğini, ancak davalı tarafından söz konusu bonoların iade edilmesi yerine icra takibi başlatıldığını belirterek bonolardan ve takipten dolayı borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile davalı arasında zeytin ticareti devam ederken, davacının aldığı malların bedelini ödeyemediğini, bu nedenle davalıya sıralı bonolar düzenleyerek verdiğini, bu bonoların bir kısmını ödediğini, kalan kısmını ödemediğini, 14 ay sonra davacının kapattığı işyerini dükkan sahibinden kendi adına kiraladığını ve kendi nam ve hesabına işyeri açarak çalışmaya başladığını, davacının iddia ettiği devir işleminin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacının işyerinin davalıya devrini ispatlayamadığı, takibe konu bonoların avans olarak verildiğinin ise yazılı delil ile ispatının mümkün olduğu, davacı tarafından yazılı delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, dava konusu bonoların avans olarak verildiği iddiasının davacı tarafından kesin delil ile ispatı gerektiği, bu hususta delil ileri sürmediği gibi dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanılmadığı, ilk derece mahkemesinin yemin delilini hatırlatmamasında usul ve yasaya aykırılık olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HMK’nın 353. maddesinin birinci fıkrasının b bendinin 3 nolu alt bendi, “Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir,” düzenlemesini, HMK’nın 356. maddesi ise, “353’üncü maddede belirtilen haller dışında inceleme, duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir.” düzenlemesini içermektedir. İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından, ilk derece mahkemesinin tahkikatında eksiklik saptanmış, davacıya davalı tarafın defterlerine mühnasıran dayanıp dayanmadığının tespiti için meşruhatlı davetiye çıkarılmış ve duruşma yapılarak davalının beyanları alınmıştır. Bu şekilde duruşma açılıp yeni tahkikat işlemleri yapılması sebebiyle istinaf mahkemesinin yukarıda anılan kanun hükümleri uyarınca davanın esası hakkında yeniden bir hüküm kurması gerekmektedir. Ancak eldeki temyize konu istinaf kararında bu yönde bir hüküm kurulmamış, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile yetinilmiştir. Bu husus usul ve yasaya aykırı olduğundan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının sair temyiz nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın Ankara BAM 22. Hukuk Dairesi"ne gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.