Abaküs Yazılım
18. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/19739
Karar No: 2014/2934
Karar Tarihi: 20.02.2014

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2013/19739 Esas 2014/2934 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı tarafın kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescilini talep ettiği davanın kabul edilmesine karar verilmiştir. Ancak, Yargıtay, mahkemenin taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olup olmadığına dair yaptığı incelemelerde hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının yanlış hesaplandığını ve kamulaştırma bedeli tespiti için 2012 yılı verilerinin esas alınması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin kararı gereği, kamulaştırma bedeli tespitinde makul sürelerin dikkate alınması gerektiğinden, dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği 29.11.2013 tarihinden karar tarihine kadar tespit edilen bedele faiz uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: Kamulaştırma Yasası 4650 Sayılı Kanun'un 11. maddesinin 1. fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendi, Kamulaştırma Yasası 15. maddesinin son fıkrası, 6459 sayılı Kanun'un 6. maddesi, 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesi ve Anayasa'nın 35. maddesi.
18. Hukuk Dairesi         2013/19739 E.  ,  2014/2934 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 24/05/2013
    NUMARASI : 2011/673-2013/214

    Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    1-Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11.maddesinin 1. fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde, taşınmazın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmektedir. Bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler ve uygulanacak kapitalizasyon faizi yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşır.
    Mahallinde yapılan keşif sırasında bu yönde herhangi bir tespit yapılmamış, bilirkişi raporlarında taşınmazın sulu tarım arazisi olduğu belirtilerek münavebeye alınan ürünlerin sulu araziler için geçerli verim miktarları esas alınmış ancak %3 kapitalizasyon faizi üzerinden değerlendirme yapılmıştır.
    Dava konusu taşınmazda; sulamanın ne şekilde yapıldığı, taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, dereden sulanıyorsa bu suyun kendi doğal akışı ile mi yoksa özel bir pompalama ya da başka bir sistemle mi taşınmaza ulaştığı, yapılan sulamanın başkasının taşınmazındaki bir kaynaktan yapılıyorsa bu sulamanın daimi ve geçerli kabul edilebilmesi için dava konusu taşınmaz lehine bu taşınmaz üzerinde bir mükellefiyet kurulmuş olması gerektiğinden, bu hususun varlığı ve suyun yeterliliği ve benzeri gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde araştırılarak taşınmazın sulu arazi niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir.
    Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarında iklim koşulları, arazinin topografik yapısı ve bölgesindeki konumu (büyük yerleşim yerlerine uzaklığı gibi) gözönünde tutulduğunda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerle benzer nitelikte olan, ülkemizin değişik yörelerindeki (değeri önemli şekilde etkileyen kanıtlanmış, farklı ve özel bir faktör bulunması hali hariç) sulu tarım arazilerinin değerlendirilmesinde kapitalizasyon faiz oranı %5, kuru tarım arazilerinde ise %6 olarak alınmaktadır.
    Bu durumda taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olup olmadığı tespit edildikten sonra kapital faizinin belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi,
    2-Kamulaştırma Yasasının 15. maddesinin son fıkrasında, bilirkişilerce aynı Yasanın 11.maddesinin (f) bendi hükmü gözetilerek yapılacak değer tespitinde, idarece belgelerin mahkemeye verildiği günün (28.07.2011 dava tarihi) esas tutulacağı öngörülmüş olup buna göre davanın açıldığı tarihte belli olan 2012 yılına ait verilerin esas alınarak kamulaştırma bedelinin tespiti gerekirken, henüz 2012 yılına ait verilerin oluşmadığı gerekçesi ile 2011 yılı verilerin esas alınmak suretiyle taşınmazın değerinin belirlenmesi,
    Doğru görülmemiştir.
    Ayrıca;
    3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
    Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
    Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği 29.11.2013 tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 20.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi