Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2013/18949 Esas 2014/2931 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/18949
Karar No: 2014/2931
Karar Tarihi: 20.02.2014

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2013/18949 Esas 2014/2931 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Hadim Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, Kamulaştırma Yasası uyarınca taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenmiştir. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, ancak Yargıtay'a yapılan temyiz başvurusunda hüküm bozulmuştur. Kararda belirtildiği gibi, bilirkişi kurulu taşınmazın değerini tespit ederken, arazi niteliğindeki taşınmazların net gelirine dayalı olarak değerlendirme yapmalıdır. Tarım arazilerinde de bu değerlendirmede, münavebeye alınacak ürünlerin ortalama verimleri, üretim giderleri ve toptan satış fiyatlarına ilişkin istatistiksel bilgiler kullanılmalıdır. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin kararına atıfta bulunularak, kamulaştırma bedelinin uzun süren yargılama sonrası dava tarihi itibarıyla belirlenmesi gerektiği ve yürürlüğe giren yasanın mal sahibine faiz uygulanması hükmüne değinilmiştir. Kararda, 2942 Sayılı Kanun'un 11. maddesi ve 6459 Sayılı Kanun'un 6. maddesi ile getirilen düzenlemelere de yer verilmiştir.
18. Hukuk Dairesi         2013/18949 E.  ,  2014/2931 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Hadim Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 25/06/2013
    NUMARASI : 2012/193-2013/957

    Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Ancak;
    1-2942 Sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu arazi niteliğindeki taşınmazın, kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas alarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek ve ilgililerin de beyanını dikkate almak suretiyle düzenleyeceği gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmazın değerini tespit etmelidir.
    Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için dekar başına elde edilecek ortalama verime, üretim giderine ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması gerekmektedir.
    Buna göre; gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden dosyaya getirtilen veriler dikkate alındığında dekar başına cevizin ortalama verimi 460 kg iken 180 kg, üretim gideri 748,88 TL iken 592 TL, elmanın ortalama verimi 1095 kg iken 550 kg, üretim gideri 499,68 TL iken 395 TL alınmak suretiyle kamulaştırma bedelinin tespit edilmiş olması doğru görülmemiştir.
    Ayrıca;
    2-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
    Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
    Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerekirken 27. madde uyarınca tespit edilen ve davacıya ödenen bedel düşülmeden tespit edilen tüm kamulaştırma bedeline 30.04.2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmiş olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 20.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.