4. Ceza Dairesi 2013/40780 E. , 2015/1238 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,
Sanığın, yargılamada görevli Cumhuriyet Savcısı hakkında savunma faaliyeti ile ilgili olmayan sözler sarfedip, “...bu davanın gerçek sahibi milli istihbarattır, bu davanın içindeki ... ve tarikatçı yapıdır.Belli bir gruptur....ve ... kontrolündeki bir gruptur.Sayın ... siz iyi biliyorsunuz.Siz o işin başısınız, zamanı gelince bunlar da açıklanacak” demesi biçimindeki eyleminde, Cumhuriyet Savcısının, ... ve ... kontrolündeki ... grubun başı olduğunu, bu davanın Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından yönlendirildiğini ifade etmesine karşın bunu somut olarak delillendirememesi karşısında, eylemin TCK"nın 128.maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu madde uyarınca sanığa ceza verilmemesi için maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi iddia olunan isnadın gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olmasının gerektiği, buna ilişkin delil gösterilemediği gibi yargılaması yapılan davanın çözümüne bu iddiaların bir katkı da sağlamadığı, savunmanın, belli bir gurubun içinde bulunduğu varsayılan C.Savcısının davaya ilişkin delillerinin kabul edilemeyeceğine değil, ileri sürülen delillerin hukuken geçersiz ve gerçek olmadığına yönelmesi gerektiği, düşünüldüğünden ve madde gerekçesinin 6. paragrafında, savunmada ileri sürülen iddiaların ve isnatların gerçek somut vakıalara dayanması gerektiği açıkça belirtildiğinden sanık....’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 15/01/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen ve Anayasanın 36. maddesiyle de güvence altına alınan iddia ve savunma dokunulmazlığı; şahısların yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde, serbestçe ve hiçbir endişenin etkisi altında kalmaksızın haklarını özgürce iddia edebilmeleri veya kendilerini savunabilmeleri imkanının sağlanmasını ifade eder. Eğer böyle bir hak olmazsa, iddia ve savunma serbestçe yapılamayacak ve söylenmesi gereken, cezai yaptırıma maruz kalma korkusuyla ifade edilemeyeceğinden, yapılan yargılama sonucunda hedeflenen, “gerçeğe ulaşma” ve “adaletin gerçekleşmesi” de söz konusu olamayacaktır.
Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere; İddia ve savunma hakkının kullanılması bağlamında, kişiler açısından somut isnat ifade eder nitelikte maddî vakıaların ortaya konulması ya da kişilerle ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Bu somut isnatlar veya olumsuz değerlendirmeler, iddia ve savunma hakkının kullanılmasıyla ilişkilendirilememesi durumunda, hakaret ve hatta iftira suçu oluşturur. Ancak, sanığın bu isnatlarını her zaman ispatlaması da aranmamalıdır. Keza, bulunulan somut isnatların veya yapılan olumsuz değerlendirmelerin uyuşmazlıkla ilişkili olması lazımdır ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması da gerekmemektedir..
Davaya konu somut olayda, sanık ...."ın, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/191 esas numaralı dosyasında, tutuklu olarak ve ağır yaptırımlar içeren suçlamalarla yargılandığı 24/11/2009 tarih ve 20 numaralı duruşmada savunmasını yaparken, mağdur C. Savcısı ..... yönelik olarak söylediği "... eğer gerçekten bu davanın gerçek sahibi milli istahbarattır. Bu davanın içindeki .... ve tarikatçı yapıdır. Belli bir gruptur. ... ve ... kontrolündeki bir gruptur. Sayın ... siz iyi biliyorsunuz. Siz o işin başısınız, zamanı gelince bunlar da açıklanacak...” şeklindeki sözleri, hakaret suçunu oluşturduğundan bahisle Yerel Mahkemece sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; bu somut isnatlar ve olumsuz değerlendirmeler, savunmanın bütünlüğü içinde ele alındığında, sanığın, uğradığını düşündüğü haksızlıkları dile getirme amaçlı olarak ifade edilmesi nedeniyle, görülmekte olan davayla doğrudan bağlantılı olup, aralarında nedensellik bağı bulunduğundan, TCK’nın 128. maddesi uyarınca sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun hakaret suçunun oluştuğu yönündeki onama kararına katılmıyoruz.