Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1557
Karar No: 2021/7338
Karar Tarihi: 01.06.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/1557 Esas 2021/7338 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/1557 E.  ,  2021/7338 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İstanbul 17. İş Mahkemesi

    İş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının tazmini istemi davasının yapılan yargılaması sonunda;
    İlk Derece Mahkemesince ilâmda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında davanın kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin karar verilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince verilen kararı davalı ...avukatınca temyiz edilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 01/06/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden adına vekili Avukat ... ile davacılar adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    I-İSTEM
    Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle müvekkillerimden davacı eş ... adına 1.000,00 TL maddi 150.000,00 TL manevi, davacı çocuklar ... ve ... adına 1.000,00 TL’şer maddi ve 75.000,00 TL’şer manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
    Davacılar vekili ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemlerini davacı eş lehine 629.409,56 TL’ye Çocuk ... lehine 347.666,34 TL’ye ve Çocuk ... lehine 156 514,48 TL’ye artırmıştr.
    II-CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: huzurdaki davanın alacak davası olup gerçekleşen olayın iş kazası olup olmadığının tespiti gerektiğini, müvekkil şirkette esasen bir üçüncü kişinin sebebiyet verdiğini, bu nedenle tazminat davasının tarafı olamayacağından davanın reddi gerektiğini, aracın müvekkil şirkete ait olmadığını, usul ve yasaya aykırı olan davanın öncelikle husumet itirazı nedeni ile reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise hukuki dayanaktan yoksun iddiaları ile ispat olunamamış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesince verilen 17.11.2016 tarihli kararda: “Davanın kabulü ile Davacı ... için 629.409,56 TL maddi ve 150.000 TL manevi tazminat, Davacı çocuk ... için 156.514,48 TL maddi ve 75.000 TL manevi tazminat, Davacı çocuk ... için 347.666,34 TL maddi ve 75.000 TL manevi tazminatın sigortalının vefat tarihi olan 05/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    İlk derece mahkemesi kararının davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 05.04.2018 tarihinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b-2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında: “ Davanın kısmen kabulü ile Davacı ... için 274.182,41 TL maddi ve 100.000 TL manevi, Davacı çocuk ... için 68.386,40 TL maddi ve 50.000 TL manevi, Davacı çocuk ... için 156.684,21 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın sigortalının vefat tarihi olan 05/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 08.04.2019 tarih ve 2018/4005 E- 2019/2707 K ile bozulması üzerine bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince 20.11.2020 tarihinde “ Davanın kısmen kabulü ile Davacı ... için 309.559,72 TL maddi ve 100.000 TL manevi, Davacı çocuk ... için 96.430,96 TL maddi ve 50.000 TL manevi, Davacı çocuk ... için 175.704,27 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın sigortalının vefat tarihi olan 05/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle: Sigortalının bulunduğu aracın sürücüsünün müvekkili şirket çalışanı olmadığını üçüncü kişi kusuru nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, kaza yönünden müvekkilinin alabileceği bir önlem olmadığını , şoför eylemi ile illiyet bağının kesildiğini, müvekkilinin kusur raporunda kusursuz kabul edilmesine karşın tazminattan sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, yurt dışı ücretin hizmet akdine göre 1.389 dolar ücretin dikkate alınması ve bu ücrete göre ilk hesap raporunda belirlenen hesap seçeneğinin dikkate alınması gerektiğini yurt içi ücretin ise İstanbul Ticaret Odası tarafından bildirilen 1.200 TL düzeyindeki ücret olarak esas alınması en azından bu ücretin emsal ücret ortalamasına dahil edilmesi gerektiğini, yurt dışı çalışma süresinin iki yıl olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, müvekkiline kusur verilmemiş olması nedeniyle tazminatta takdiri indirim yapılması gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Bölge Adliye Mahkemesinin yargılama usulü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun “Kanun Yolları” başlığını taşıyan Sekizinci Kısmının, “İstinaf” başlığını taşıyan Birinci Bölümünde Bölge Adliye Mahkemelerinin yargılama usulü düzenlenmiş olup, bu bölüm altında davanın esasıyla ilgili olarak duruşma açılmaksızın karar verilmesini düzenleyen 353.maddesinin b bendinde şu düzenlemeye yer verilmiştir:
    “Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
    1)İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
    2)Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
    3)Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir.”
    356.maddenin 1. Fıkrasında “353 üncü maddede belirtilen hâller dışında inceleme, duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir.” 360.maddede ise “Bu Bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, bölge adliye mahkemesinde de uygulanır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
    360.maddenin yollamasıyla Bölge Adliye Mahkemesi incelemesinde uygulanma imkanı bulunan 294.maddesinde de şu düzenlemelere yer verilmiştir:
    “(1) Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
    (2) Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
    (3) Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
    (4) Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.
    (5) Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler.
    (6) Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır.”
    Bu açıklamalar doğrultusunda, esas hakkında karar veren Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün bozulması üzerine yapılacak yargılamada, bozma kararına uyan Mahkemece, bozma gerekleri yerine getirildikten sonra, kararın duruşmada hazır olanlara tefhim edilmek suretiyle açıklanması gerektiği bunun haricinde istisna bir yargılama usulünün Kanunda tanımlanmamış olmasına karşın; somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince verilen 05.04.2018 tarihli bir önceki kararın (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 08.04.2019 tarih ve 2018/4005 E- 2019/2707 K ile bozulduğu ve bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince taraflara bozma kararı tebliğ edilerek yargılamaya başlandığı halde; 08/07/2020 tarihli duruşmada dosyanın eksikliği bulunmadığı takdirde heyete tevdiine dair ara karar oluşturulduğu, bu ara kararı takiben de Bölge Adliye Mahkemesince esas hakkındaki kararın dava tarafları usulüne uygun çağrılıp hazır olmalarının temini ve hazır olanlara karşı kısa kararın tefhimi yerine getirilmeksizin 20/11/2020 tarihinde verildiği anlaşılmakla; bu şekilde verilen kararın yukarıda işaret olunan açıklamalar doğrultusunda usul ve yasaya aykırı olduğu açıktır.
    3-Öte yandan (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 08.04.2019 tarih ve 2018/4005 E- 2019/2707 K sayılı ilamında “davacılar murisinin yaptığı işi, yaşı, kıdemi belirtilmek suretiyle ilgili meslek odalarından olay tarihinde yurt içinde alabileceği emsal günlük net ücretleri sormak, murisin gerçek ücretini bu şekilde tespit ettikten sonra dosyanın hesap bilirkişisine tevdi ile sigortalının aktif dönem zararı bakımından kazalandığı işin yurt dışındaki muhtemel süresince Sosyal Güvenlik Kurumu tahkikat raporunda belirlenen rakamların net tutarları, yurt dışındaki muhtemel çalışma süresinin sonundan itibaren ise aktif dönem süresince yukarıda belirtilen esaslara göre yurt içinde alınabilecek emsal ücretlerin net tutarları ile pasif dönem için ise asgari geçim indiriminin hariç tutulmasıyla birlikte asgari ücret düzeyinde ücretler ile maddi zararın belirlenmesi, dairemizce itibar edilen PMF yaşam tablosunun ve bozma ilamından önce alınan 08.12.2015 tarihli hesap bilirkişi raporundaki diğer verilerin dikkate alınması suretiyle maddi zararların belirlenmesi ve karar verilmesi” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece hesap bilirkişiden alınan raporda yurtdışı çalışma süresi ile yurtdışı ücretin bozma kapsamına uygun olarak belirlendiği halde; sigortalının üniversite mezunu olup olmadığı, mesleğindeki kıdemi, yaşı ve yaptığı iş tam olarak açıklığa kavuşturulmadan TÜİK tarafından muhasebe yetkilisi için tespit edilen asgari ücretin yaklaşık 3,58 katı düzeyindeki ücretin sigortalının yurt içinde alabileceği ücret olarak kabulü suretiyle hesap yapılması hatalı olmuştur.
    Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, sigortalının yaptığı iş alanında üniversite mezunu olup olmadığı, mesleğindeki kıdemi, yaşı ve yaptığı iş tam olarak netleştirilmek suretiyle, niteliklerine göre alabileceği ücretin TÜİK ve meslek odalarından araştırılarak, belirlenecek bu ücretin yurt içinde alabileceği ücret olarak dikkate alınmak suretiyle, hükme esas alınan hesap raporunda dikkate alınması, önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere hesap bilirkişi raporundaki diğer veriler yönünden taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakka dikkat edilmesi, bu raporda esas alınan bilinen devre sonunun değiştirilmemesi ve sonradan yürürlüğe giren asgari ücretteki farkların rapora yansıtılmaması suretiyle davacıların maddi tazminat alacaklarının belirlenmesinden ibarettir.
    Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı ...vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK"nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, davalılardan ... İnş. Taah. San. ve Tic. A.Ş. Avukatı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma Avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01.06.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi