11. Hukuk Dairesi 2015/9893 E. , 2016/2552 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/02/2015 tarih ve 2014/360-2015/79 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 08.03.2016 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ciro olmaksızın bir müşterisinden aldığı 25.000 TL bedelli çeki tahsil edilmek üzere davalı bankaya teslim ettiğini, ibraz tarihinde çekin karşılığının bulunmadığını, davalı banka çalışanının müvekkiline ulaşarak muhatap banka görevlisinin, çek arkasının yazılmaması için keşideci adına ricada bulunduğunu bildirdiğini, çekin takastan geri çekilmesi konusunda müvekkilinin ikna edildiğini, takastan çekildikten sonra müvekkilinin ibraz tarihi bitmeden çekin ibraz edilmesi konusunda davalı bankaya yazılı talimat verdiğini, iadeden sonra davalı banka tarafından tekrar takas işlemlerine başlanmış ise de ibraz süresi geçirildiğinden çek hakkında herhangi bir işlem yapılamadığını, davalı bankanın söz konusu çekin, kambiyo senedi vasfını kaybetmesine yol açtığını ve müvekkilinin çeke dayalı müracaat haklarını kullanamadığını, çek bedelinin de tahsil edilemediğini, meydana gelen zarardan davalı bankanın sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, 25.000 TL"nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, davacının öncelikle çek sorumlularına müracaat etmesinin gerektiğini, şayet bu yolla alacağını tahsil edemez ise ancak ondan sonra müvekkilinden talepte bulunabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, işbu davada davacının öncelikle bankanın eylemi ile uğradığını iddia ettiği zarar arasında illiyet bağının bulunduğunu kanıtlamasının gerektiği, söz konusu çek, karşılıksız işlemi yapılmadan geri çekilmiş ise de davacının, çekin ibrazında ısrarcı olup çeke karşılıksız şerhinin vurulmasını sağlayabileceği, bu şekilde bir davranış göstermeyen davacının buna rağmen zararının tazminini talep etme hakkının bulunmadığı, ayrıca davacının, temel ilişkiye dayalı olarak çeki devraldığı kişiye karşı yasal yollara başvurup alacağını tahsil edememesi halinde çek bedelini davalı bankadan isteyebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, tahsil için davalı bankaya teslim edilen çekin, davalı banka çalışanlarının kusurlu eylemleri nedeniyle tahsil edilemediği ve çeke dayalı müracaat haklarının kullanılamadığı iddiası ile açılan işbu davada, davacının öncelikle temel ilişkiye dayalı olarak akidi olan kişiye müracaat ederek alacağını tahsil etmesinin gerekmesine, bu yolla alacağın tahsil edilememesi halinde çek bedelinin davalı bankadan istenebilmesinin mümkün olmasına, sırf bu nedenle davanın reddine karar verilmek gerekirken ayrıca yerinde bulunmayan diğer nedenlerin de davanın reddine gerekçe yapılması doğru değil ise de yukarıda belirtildiği üzere henüz temel ilişkiye dayalı olarak yasal yollar tüketilmediğinden yerinde bulunan bu gerekçeye göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 08/03/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Dava, davalı vekil hamil bankanın özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle çeke dayalı müracaat hakkının düşmesi nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkindir.
Çek bir ödeme vasıtası olması hasebiyle, ekonomik hayatımızda sık kullanılan ve yaşamsal önemi haiz bir tedavül senedidir. Bu nedenle, çekin gerek hamil ve gerekse de keşideci ve hatta muhatap banka bakımından, belirtilen anlamda, kesin ve pratik önemi yadsınamaz.
Dosya kapsamı uyarınca, davacının, davalı bankanın özen yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle yetkili ve yasal hamili olduğu uyuşmazlık konusu olmayan çekten ötürü, kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını yitirdiği açıkça ortada bulunmakla tahsil olunamayan çek bedeli kadar maddi zarara uğradığının kabulü gerekir. Davacının bu şekilde ortaya çıkan ve dava tarihi itibariyle giderilmemiş olan zararına davalı vekil hamilin özensizliğinin yol açmış bulunduğu kuşkusuz olup davalı bankanın ihmali nitelikteki fiili ile zarar arasında illiyet bağının varlığı izahtan varestedir.
Öte yandan, davaya konu çek hamiline yazılı olup davacının karşı çıkılmayan iddiasına göre, davacı yanın ticari ilişkide bulunduğu kişinin elden teslimi yoluyla işbu çeke hamil olduğu gözetildiğinde, çekte sıfatı bulunmayan üçüncü kişiye karşı temel ilişki çerçevesinde bir dava açmaya zorlanması, kanımca yerinde değildir. Keza, davacı yanın çekin keşidecisi aleyhine giriştiği ilamsız icra takibinin de itiraz üzerine durdurulmuş olduğu da ortadadır. Bu durumda, davacının zararının henüz doğmadığından söz edilemeyecektir. Davacının zararı vardır ve karar tarihi itibariyle giderilmemiş olduğu sabittir.
Tüm bu nedenlerle yerel mahkeme hükmünün davacı yararına bozulması görüşünde bulunduğumdan, Dairemizin muhterem çoğunluğunun kararın onanmasına ilişkin görüşüne katılamıyorum.