4. Ceza Dairesi 2014/2524 E. , 2015/1212 K.
"İçtihat Metni"Hakaret suçundan sanık ... "nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 43/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 1.860 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 01/10/2012 tarihli ve 2011/740 esas, 2012/358 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.01.2014 gün ve 4890 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun "zincirleme suç" başlığı altındaki 43. maddesinde, "(1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. (2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır. (3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz." hükmünün yer alması karşısında; sanık hakkında hakaret suçundan tek şikâyetçi olduğu hâlde, birden fazla kişiye karşı işlendiğinin kabulü ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1 maddesi gereğince verilen 90 gün adli para cezasına, aynı Kanun"un 43/1. maddesi uyarınca 1/4 oranında artırım yapılarak 112 gün adlî para cezası tayini suretiyle fazla ceza verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret suçundan sanık ... . hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 01/10/2012 tarihli kararıyla, adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 16.09.2013 tarihli kararıyla hükmolunan cezanın miktarına göre temyiz isteminin reddi kararının onanmasına karar verildiği, bu şekilde kesinleşen kararın infazı aşamasında sanık hakkında hakaret suçundan hüküm kurulurken, koşulları oluşmadığı halde TCK’nın 43. maddesi uygulanarak fazla ceza verildiği gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hakaret suçundan hüküm kurulurken, koşulları oluşmadığı halde TCK’nın 43. maddesi uygulanarak fazla ceza verilmesine dair hukuka aykırılığa ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2012 gün ve 3/270-88 sayılı kararında belirtildiği üzere; ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanun’un
170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
CMK"nın 225. maddesinde yer alan; “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir” şeklindeki düzenleme gereğince de hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Anılan yasal düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya açıkça aykırılık oluşturacaktır.
Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak da ifade edilen bu ilke uyarınca, hâkim ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuksal çözüme kavuşturacaktır.
İnceleme konusu somut olayda; ... Cumhuriyet Başsavcılığının 01.11.2011 tarihli iddianamesiyle, sanık hakkında yalnızca müşteki ... .nelik hakaret suçundan dava açıldığı, mağdur ... ’nın 22.08.2011 tarihli dilekçesiyle şikayetinden vazgeçmesi üzerine, sanık hakkında bu mağdura yönelik hakaret suçundan ek takipsizlik kararı verilmesine karşın, 01.10.2012 tarihli hükümde, hakaret suçunun her iki mağdura yönelik olduğu kabul edilerek, koşulları oluşmadığı halde TCK’nın 43. maddesi uygulanarak fazla ceza verilmesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan sanık ... . hakkında, ... Sulh Ceza Mahkemesince verilen 01/10/2012 tarih ve 2011/740 esas, 2012/358 sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA,
2- Karardaki hukuka aykırılık aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre, sanığa daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle, TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca, mahkemece cezanın alt sınırdan takdir edilmiş olması da değerlendirilerek, sanığın 90 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına,
3- TCK’nın 62/1. maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirilerek, sanığın 75 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına,
4- TCK"nın 52/2. maddesi uyarınca günlüğü takdiren 20 TL"den paraya çevrilerek, sanığın 1.500 TL adli para cezasıyla CEZALANDIRILMASINA,
5- TCK"nın 52/4. maddesi gereğince adli para cezasının aylık 20 eşit taksitler halinde ödenmesine,
6- İnfazın bu miktar üzerinden yapılmasına, bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.