3. Hukuk Dairesi 2014/4006 E. , 2014/9733 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ÇANAKKALE 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2013
NUMARASI : 2010/352-2013/205
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde taraflar ve vekilleri gelmediler. Evrak üzerinde inceleme yapılarak işin karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacının davalı ile yaptıkları 14.03.2005 tarihli harici satış sözleşmesi ile, davalı adına olan taşınmazdan hisse satın aldığını, bedelinin de peşin olarak ödendiğini, ancak tapu devrinin gerçekleşmediğini, sözleşmede tapu devrinin gerçekleşmemesi halinde 200.000 Dolar verilmesinin kararlaştırıldığını, bu bedelin TL karşılığı olan 310.000 TL"nin davalıdan tahsili amacı ile davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sırasında; davacı taraf usulüne uygun olarak yaptığı ıslah neticesinde, talebini değiştirerek ilk talebinin kabul olmaması durumunda, sözleşmedeki taşınmazın rayiç değerinin belirlenerek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı savunmasında; davacı ile aralarında sözleşme yapılmadığını, geçersiz sözleşmeye dayanarak icra takibi yapılamayacağını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf yargılama safhasında, ıslah talebi olmaksızın, mahkemeye verdiği dilekçesinde, davacının sözleşme olarak sunduğu yazılı metnin aslında var olmadığını, işleri ruhsatı almak amaçlı davacı tarafından boş kağıda imza attırıldığını ve sonradan da üstünün doldurulduğunu beyan ederek, bu hususun tanıklara sorulmasını talep etmiştir.
Mahkemece, ıslah olmadığı halde, davalının bu beyanını savunmanın genişletilmesi olarak değerlendirmemiş, bu savunmayı esas alarak yargılama yapmış, sonucunda da, boşa atılan imzanın anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının kesin deliller ile ispatı gerekmekte ise de, senet tanıklarının beyanları ve Adli Tıp raporunun, sözleşmedeki yazıların sözleşmeye sonradan eklendiği şeklinde olması sonucu davacının bu belgeye dayanarak alacak talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, harici taşınmaz satışına dayalı ödenen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı her ne kadar, savunmada bulunduktan sonra, verdiği dilekçesinde, boşa imza attırılıp, sözleşmenin içeriğinin sonradan doldurulduğunu beyan etmişse de, geçerli şekilde yapılmış ıslah bulunmadığından dolayı, bu durum savunmanın genişletilmesi yasağının ihlali niteliğinde olduğundan dolayı, bu savunmaya itibar edilerek, hüküm kurulması doğru değildir. Kaldı ki; hukukun genel ilkeleri gereğince de, boşa imza atan da bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaktır.
Sonuç itibariyle; taraflar arasındaki taşınmaz satış sözleşmesi resmi şekilde yapılmamış olup, bu sözleşmeye göre verilenler iade edilecektir.
Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 14.03.2005 tarihli satış sözleşmesinin incelenmesinden; bedelin davalı satıcıya ödendiği yazılıdır. Ancak, bu sözleşmede alınan bedelin miktarı gösterilmemiştir. Bu durumda, sözleşmede bedelin alındığına ilişkin ibare, yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Bu durumda mahkemece ilk iş olarak; davacı ve gerekirse de davalının tüm delilleri toplanarak, taşınmaz için ödenen bedelin saptanması gerekecektir.
Bu bedelin saptanmasından sonra da, mahkemece; taraflar arasındaki harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin ifanın imkânsız hale geldiği tarih itibariyle enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün, konusunda uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmesi ve bu miktara hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.