4. Ceza Dairesi 2014/2531 E. , 2015/1205 K.
"İçtihat Metni"Tehdit suçundan sanık ...."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 13/09/2013 tarihli ve 2013/43 esas, 2013/173 sayılı kararına yönelik sanık müdafii tarafından yapılan itirazın kabulüne ilişkin, .... Ağır Ceza Mahkemesinin 27/09/2013 tarihli ve 2013/676 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/12/2013 gün ve 398564 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, suç tarihi olan 17/10/2012 tarihi itibarı ile sanığın adli sicil kaydında yalnızca ... Sulh Ceza Mahkemesinin 20/03/2012 tarihli ve 2011/874 esas, 2012/299 sayılı basit yaralama suçuna ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunduğu, başka bir sabıkasının bulunmadığı, ancak daha sonra adı geçen sanığın ... Sulh Ceza Mahkemesinin 19/03/2013 tarihli ve 2012/920 esas, 2013/210 sayılı kararı ile 28/06/2012 tarihinde işlediği hakaret ve tehdit suçlarından yine hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bununla birlikte ... Sulh Ceza Mahkemesine hükmün açıklanması yönünde ihbarda bulunulduğu cihetle, her ne kadar mercii ... Ağır Ceza Mahkemesinin 27/09/2013 tarihli kararında, sanığın sabıkasında bulunan ... Sulh Ceza Mahkemesinin 20/03/2012 tarihli ve 2011/874 esas, 2012/299 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı açıklandı ise bu durumun sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektireceği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel olacağı, bu nedenle sanığın sabıkasında bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanıp açıklanmadığının araştırılması gerektiği gerekçesi ile itiraz kabul edilmişse de, tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için suç tarihi itibari ile kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunması gerektiği gibi, yine suç tarihi itibari ile sanığın sabıkasında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sonradan yargılama aşamasında açıklansa bile, yargılama konusu suç tarihi itibari ile kesinleşmiş bir mahkumiyet olmayacağından bu suç bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel olmayacağı gözetilmeden yazılı gerekçeler ile itirazın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık .... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 13/09/2013 tarihli kararıyla, 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanık müdafiinin karara itirazı üzerine, ...Ağır Ceza Mahkemesince, sanığın adli sicil kaydında bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararla ilgili daha sonra işlemiş olduğu kasıtlı bir suç nedeniyle ihbarda bulunulduğundan, bu kararın açıklanıp açıklanmadığının araştırılması gerektiği gerekçesiyle, itiraz yerinde görülerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırıldığı, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını itiraz üzerine inceleyerek kaldıran mercii kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının bulunmaması,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
18/06/2014 kabul tarihli 6545 sayılı Kanun’un 72. maddesiyle CMK’nın 231/8. maddesine eklenen fıkrada, “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” hükmü düzenlenmiş ise de, karar tarihi itibariyle bu hükmün yürürlükte olmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Ancak kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, CMK’nın 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu kararların CMK’nın 231/6-a bendinde belirtilen kasıtlı suçtan mahkumiyet olarak kabul edilme imkanı bulunmamaktadır.
Bununla birlikte bu ilamlar subjektif koşulun kişilik boyutu itibariyle değerlendirilmesinde mahkemece göz önünde bulundurulabilecektir. Yüz yüzelik ilkesi çerçevesinde yargılama yapan ilk derece mahkemesinin, subjektif koşulun değerlendirilmesi bağlamında, sanığın kişilik özelliklerini olumlu veya olumsuz bularak vardığı sonuç, takdire ilişkin olduğundan itiraz merciince denetlenemeyecektir.
İnceleme konusu somut olayda; ... Ağır Ceza Mahkemesince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına engel olarak kabul edilen ilamın, ... Sulh Ceza Mahkemesince verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar olduğu, bu kararın davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” niteliği bulunmadığından, CMK’nın 231/6-a bendinde belirtilen kasıtlı suçtan mahkumiyet olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca denetim süresi içerisinde işlenen diğer bir suç nedeniyle bu kararın açıklanması için ihbarda bulunulmuş ise de, ikinci suçun kesinleşme tarihinin 27.03.2013 tarihi olması nedeniyle, bu tarihten sonra hüküm açıklansa bile bu kararın incelemeye konu tehdit suçunun işlendiği 17.10.2012 tarihi itibariyle sonuca etkili olmadığı anlaşıldığından,
İtiraz merciince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yapılan itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile itirazın kabulüne karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27/09/2013 tarih ve 2013/676 değişik iş sayılı kararın, CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.