Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/9586
Karar No: 2014/9695
Karar Tarihi: 16.06.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/9586 Esas 2014/9695 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/9586 E.  ,  2014/9695 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen asıl hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş, mahkemece temyiz isteminin ek karar ile reddedilmesi üzerine davalı asıl hükümle birlikte ek kararı temyiz etmiştir.
    Y A R G I T A Y K A R A R I

    HUMK.nun 434/3.maddesi; “Temyiz dilekçesi verilirken, gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren hakim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkemece; kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi halinde, 432.maddesinin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır" hükmünü içermektedir.
    Aynı kanunun 432/son maddesine göre; "Bu ret kararı tebliğden itibaren yedi gün içinde temyiz edilebilir."
    Hükmü yasal süresi içerisinde temyiz eden davalı, temyiz harcını eksik yatırmış, ayrıca temyiz giderlerini de yatırmamıştır. Bu durumu tespit eden mahkemece; HUMK.nun 434/2. maddesine uygun olarak düzenlenen muhtıra, hükmü temyiz eden davalıya 07.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak verilen kesin süre içerisinde muhtırada belirtilen harç ve giderlerin yatırılmaması üzerine verilen 31.03.2014 tarihli ek karar ile hükmü temyiz eden davalının, temyizden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, anılan kararda temyiz süresi "onbeş gün" olarak gösterilmiştir.
    Mahkemece verilen ek karar, davalıya 10.04.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı 21.04.2014 tarihli temyiz dilekçesi ile bu defa asıl hükümle birlikte ek kararı da temyiz etmiştir.
    HGK.nun 03.03.2013 günlü ve 2012/19-779 E.-2013/355 K.sayılı ilamında da açıklandığı üzere kanunun öngördüğü bir süre hakim tarafından uzatılıp kısaltılamaz. Temyize ilişkin süreler de kanun tarafından düzenlenen kesin sürelerdir ve resen gözetilmesi gerekir.
    Yukarıda açıklandığı üzere, HUMK. nun 434/son maddesi uyarınca verilen mahkeme kararının temyiz edilmemiş sayılmasına ilişkin karar, aynı kanunun 432/son maddesi uyarınca tebliğinden itibaren "yedi gün" içerisinde temyiz edilebilir. Mahkemece bu sürenin “onbeş gün” olarak değiştirilmesi mümkün değildir.
    Bu itibarla, ek kararın temyiz edildiği 21.04.2014 tarihi itibariyle "yedi günlük" yasal temyiz süresi dolduğundan, davalı tarafın temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.06.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


    KARŞI OY

    Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması istenilmiş, davalı tarafından ilgili harç ve giderler süresinde tamamlanmadığından temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiş, davalının temyiz istemi dairece süre yönünden reddedilmiştir.
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6.maddesi adil/düzgün yargılanma hakkına ilişkin olup, hukukun üstünlüğü prensibi ile sözleşen devletlerin yargılama faaliyetlerinin yürütülmesinde adalet mekanizmasının rolünü ve bu bağlamda gerek hukuk gerek ceza yargılaması bakımından usulden kaynaklanan hakları garanti altına almaktadır. Ayrıca adil yargılanma hakkı, sadece ilk derece yargılamasında değil, kanun yolu incelemesini kabul etmiş devletlerdeki üst derece mahkemeler önünde yargılanan kişilere de tanınmış bir hak olup (Delcourt v. Belçika, 07 Ocak 1979) üst derece mahkemelerin önceden öngörülebilir süreler ve yargılama ilkeleri çerçevesinde kanun yolu incelemesini yapma görevini yerine getirmelerini de güvence altına alır.(Ryabykh v. Rusya, 24 Temmuz 2003)
    AİHS’nde adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6(1). maddesi, açılmış olan bir davanın nerede görüleceği(hukuken kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir yargı yeri), hangi sürede(makul bir süre), ne şekilde(aleni bir şekilde) ve hangi usulle(adil yargılanma) görüleceği kadar, herkesin kişisel hakları ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını bir mahkeme veya bir yargı yeri önüne getirme hakkını (yargı hakkı/ mahkeme hakkını) da kapsamaktadır. Yargı hakkı, ilk derece mahkemelerinde dava açma hakkında olduğu kadar kanun yolu incelemesi nedeniyle üst derece mahkemelere temyiz veya istinaf isteminde bulunma taleplerini de içermektedir. Ne var ki yargı hakkı mutlak hak olmadığından ilgili devletlerce düzenleme yapılarak sınırlandırılması mümkündür. Ancak bu düzenleme ve sınırlamalar kişilerin mahkemeye erişiminde, mahkeme veya kanun yoluna başvurmasında, hakkın özünü zedeleyecek veya ölçülülük ilkesini göz ardı edecek düzeyde olmamalı, ayrıca açık olmalı ve gerekli güvenceleri içermelidirler.(Prof. Dr. Osman Doğru/ Dr. Atilla Nalbant: İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Kararlar, Ankara 2012, 1. Cilt, s.620-621)
    Adil yargılanma hakkı Anayasa’nın 36.maddesinde “hak arama hürriyeti” başlığı altında düzenlenmiş “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle ifade edilmiştir.
    Yine Anayasa’nın 40/2.maddesinde “Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması” başlığı altında “Devlet, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” denilmiştir. Madde gerekçesinde ilgili düzenleme ile “bireylerin yargı ya da idarî makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amaçlanmaktadır.” denildikten sonra “ Son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesi hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline gelmiştir.” ifadeleri ile kanun yolu istemlerinde bu yolun mevcudiyeti ve süresinin belirtilmesinin hak arama özgürlüğünün etkin bir şekilde kullanımının vazgeçilmez unsurları olduğu vurgulanmıştır.
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa’daki bu düzenleme ve ilkeler, medeni usul hukukuna “hukuki dinlenilme hakkı” ile yansımış Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 27/2. maddesinde hukuki dinlenilme hakkının:
    “a) Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını,
    b) Açıklama ve ispat hakkını
    c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirmesini” içerdiği hüküm altına alınmıştır. Hukuki dinlenilme hakkının en önemli içeriği, şüphesiz yargılamanın her aşamasında uyulması gereken, yargılamanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri için geçerli olan, gerek yargı organları işlemleri gerek diğer taraf işlemleri gerekse dosya kapsamı konusunda bilgilendirilmedir.
    Yine HMK. “hükmün kapsamı” başlıklı 297.maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde, hükümde yer alması gereken hususlara yer verilmiş ve hükmün, “ varsa kanun yolları ve süresini” de kapsayacağı belirtilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise, hükmün sonuç kısmında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereğine işaret edilmiştir.
    Somut olayda, yerel mahkeme kararı temyiz edilirken yatırılması gereken harç ve giderlerin eksik yatırılması üzerine çıkartılan meşruhatlı davetiyeye rağmen eksiklik giderilmediğinden davalı tarafın temyiz isteminden vazgeçmiş sayılması kararı verilmiş, kararda temyiz süresi -HUMK. 432/son maddesindeki yedi günlük süreye rağmen- on beş gün olarak gösterilmiş, davalı tarafça karar on birinci gün temyiz edilmiş, ancak dairece, temyiz sürelerinin kanunla düzenlenen kesin sürelerden olması ve hakim tarafından uzatılamayacağı gerekçesiyle temyiz istemi süreden reddedilmiştir.
    Somut olay itibarıyla; mahkemece, tarafa verilmiş bir süreden söz edilemez. Mahkeme Anayasa ve kanunlar ile kendisine yüklenen kanun yolu bildirimini yerine getirmiştir. Yukarıda bahsedilen adil yargılanma hakkı, hak arama özgürlüğü ve hukuki dinlenilme hakkı ile güvence altına alınan ve Anayasa ve HMK. da yapılan düzenlemelerde, mahkeme kararlarında kanun yolu bildiriminin; başvurulacak kanun yolu ve süresini de kapsamasının yanı sıra, açıkça anlaşılabilir ve her türlü yanıltıcı ifadede ve eksiklikten uzak olması gerektiği; aksi halde bildirimdeki eksiklik veya yanıltmanın kişilerin hak arama hürriyetini kullanmasını engelleyeceği gözden uzak tutulmamalıdır. Bu düzenlemelerdeki temel amaç, kişilerin kanun yoluna başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması ve uğranılması muhtemel hak kayıpların önlenmesidir. Aksinin kabulü kişilerin mahkemeye erişme hakkının bir parçası olan kanun yoluna başvurma imkanını aşırı oranda sınırlayarak hakkın kullanımının engellenmesi ve hatta hakkın özünün zedelenerek ortadan kaldırılmasına neden olur, ki bu husus aynı zamanda kişilerin “adil yargılanma” hakkının ihlali sonucunu doğurur. Kanun yoluna ilişkin bildirimin yanlış yapılmasına ve hakimin tarafları temyiz süresi konusunda yanıltmasına rağmen, tarafların veya vekillerinin durumu bilmesi gerektiğinin iddia edilmesi, hukukun üstünlüğü ve hukuki güvenlik ilkesi ile de bağdaşmaz.
    Şu durumda, davalı temyizinin süresinde yapıldığının kabulü ile işin esasının incelenmesine geçilmesi gerektiğini düşündüğümden, Sayın çoğunluğun temyiz isteminin süreden reddine ilişkin kararına katılamıyorum. 16.06.2014


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi