Esas No: 1994/3830
Karar No: 1995/2735
Karar Tarihi: 06.06.1995
Danıştay 4. Daire 1994/3830 Esas 1995/2735 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı şirkete 1987 yılına ait vergi ve kaçakçılık cezası kesilmiş, ancak ihbarnamelerin muhtara bırakılarak ve işçi önüne konulması suretiyle yapılan tebligatın geçerli olmadığı gerekçesiyle dava süre aşımı nedeniyle reddedilmiştir. Davacı ise, süreçteki hataları ve vergi tahakkuk fişlerine dayanarak zamanında dava açtıklarını savunarak kararın bozulmasını istemiştir. Mahkeme, kanuna uygun olmayan tebligat yöntemleri nedeniyle davanın süre aşımı yönünden reddi hatalı olduğu kararına varmıştır. Kanun maddeleri ise şöyledir: Vergi Usul Kanunu'nun 25, 94, 102 ve 213.maddeleri.
Daire : DÖRDÜNCÜ DAİRE
Karar Yılı : 1995
Karar No : 2735
Esas Yılı : 1994
Esas No : 3830
Karar Tarihi : 06/06/995
213 SAYILI VERGİ USUL KANUNUNUN 102.MADDESİNE GÖRE TEBLİĞ EVRAKININ BU YOLLA TEBLİĞİ ANCAK AYNI YASANIN 94.MADDESİNDE BELİRTİLEN MUHATABA YAPILACAK TEBLİĞLERDE MÜMKÜN OLDUĞU HK.
1987/3,7,10. aylarına ilişkin olarak davacı şirket adına tahakkuk fişiyle gelir (stopaj) vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir….Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; tarhiyata ilişkin ihbarnameler 31.12.1992 tarihinde tebliğ edilmek istenmiş ise de, tebligat alınmadığından muhtar nezdinde düzenlenen yoklama fişi ile şirket işçisi önüne bırakılmak suretiyle tebliğ edildiği, daha sonra aynı vergi ve ceza için tebliğ edilen tahakkuk fişinin dava süresinin hesabına etkili olmadığı, bu durumda 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 102.maddesi hükmüne uygun olarak 31.12.1992 tarihinde tebliğ edilen ihbarnamelere karşı 30 gün içinde dava açılması gerekirken bu süre geçtikten sonra 26.2.1993 gününde açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle davanın süreaşımı yönünden reddine karar verilmiştir. Davacı, söz konusu ihbarnamelerin 31.12.1992 günü muhtar nezdinde düzenlenen yoklama fişi ile tebliği hususunun gerçek dışı olduğu, verginin zamanaşımına uğratılması gayesiyle tebellüğden imtina edildiği yolundaki iddianın çelişkili olduğu, 4.2.1993 tarihinde düzenlenen tahakkuk fişlerine göre süresinde dava açtıklarını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.Dava, 10.2.1993 gün tarafına tebliğ edilen 4.2.1993 düzenleme tarihli tahakkuk fişleriyle istenen vergilerin kaldırılması dileğiyle açılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde ibraz edilen tahakkuk fişlerinde, 31.12.1992 günlü beyanname üzerine bu tahakkuk fişlerinin düzenlendiği ifade edilmektedir. Esasen 213 sayılı Vergi Usul Kanununun, 25.maddesi karşısında beyan üzerinden alınan vergilerin tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilmesi söz konusu olabilir. Dosya münderecatından, böyle bir beyanname bulunmadığı esasen kaçakçılık cezası da ihtiva eden tahakkuk fişinin beyanname üzerine düzenlenmiş olamaycağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, düzenleme tarihi itibariyle 1987 yılına ilişkin olduğu anlaşılan vergilerin zamanaşımına uğradığı görülmektedir. Davaya karşı, vergi dairesi müdürlüğü, söz konusu vergi ve cezanın 30.11.1992 günlü inceleme raporu üzerine düzenlenen ihbarname ile duyurulmak istendiğini ve bunun memur eliyle tebliğe çalışıldığını ve davacı işçisinin imzadan imtina etmesi üzerine ihbarnamelerin 31.12.1992 tarihli tutanakla işçi önüne bırakılak suretiyle tebliğ yoluna gidildiğini savunmuştur. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 102.maddesinde, muhatap tebellüğden imtina ederse tebliğ edilecek evrakın önüne bırakılmak suretiyle tebliğ edileceği ve bunun komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyetin taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz'edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tesbit olunacağı ifade edilmiştir. Bu hüküm karşısında, tebliğ evrakının bu yolla tebliği ancak "muhataba" yapılacak tebliğlerde mümkündür. Muhatabın 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94.maddesi karşısında, mükellefler ve bunların kanuni temsilcileri, umumi vekilleri veya vergi cezası kesilenler olduğu, tüzel kişilerde ise bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcileri olduğu anlaşılmaktadır.Ancak muhatabın bulunmaması halinde muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimselerin tebellüğden imtina etmeleri halinde tebliğ evrakı önüne bırakılmak suretiyle tebliği, maddenin 6.fıkrası hükmü karşısında mümkün olmamak gerekir.
Ayrıca dosyada bulunan tebliğ alındısında, bir muhtar mühürü ve imzası yer almakla beraber, işlemin muhtar nezdinde icra edildiği hususu ilmühabere işaret edilmemiştir. İdarenin ihbarname dışında bir de tahakkuk fişi düzenlenmesine ihtiyaç duyması karşısında, esasen kanuna uygun olarak düzenlenmemiş tebliğ alındısındaki beyanlara itibarla tebligatın bu tarihte yapıldığının kabulü ile davanın süre aşımı yönünden reddinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.