21. Hukuk Dairesi 2014/18616 E. , 2015/14841 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalı Kurum tarafından düzenlenen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı Kurum tarafından tahakkuk ettirilen prim borcu ve idari para cezasına ilişkin ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kısmen kabul kısmen reddi ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı işyerinde 29.08.2012 tarihinde yapılan denetim sırasında çalışanlardan ...un asgari ücretin yanı sıra 350 Lira prim aldığı, Necati Bağatır"ın 1050 Lira maaş ve prim aldığının tespit edildiği, bunun üzerine davalı Kurum tarafından düzenlenen 18.09.2012 tarihli sosyal güvenlik denetmeni raporuna göre Necati Bağatır"ın hizmeti bildirilmediği gerekçesi ile işe giriş bildirgesi ve 29.08.2011-30.10.2011 tarihleri arasındaki döneme ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerinin, ...un brüt ücreti eksik bildirildiği için 2011/11-2012/8.ayları bakımından ek aylık prim ve hizmet belgelerinin verilmesinin 20.11.2012 tarihinde davacıya tebliğ edilen yazı ile istendiği, aynı rapora istinaden işe giriş bildirgesi ve aylık prim ve hizmet belgelerinin verilmemesi sebebi ile tahakkuk ettirilen 24.651 Lira idari para cezasının davacıya 20.11.2012 de tebliğ edildiği, davacının idari para cezasına 29.11.2012 de itiraz ettiği, davalı Kurumun 09.01.2013 tarihli komisyon kararı ile itirazın reddine karar verdiği, Kurumun komisyon kararının davacıya 22.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği, işbu dosyada 2011/8-2012/8 aylarına dair 22.977 Lira idari para cezası borcuna ilişkin 2013/12259 sayılı ve 2011/8.ayına dair 1674 Lira idari para cezası borcuna ilişkin 2013/12396 sayılı ödeme emirlerinin davacı şirkete 29.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davacının ilk kez 04.02.2013 tarihinde idari mahkemesinde dava açarak 2013/12259 ve 2013/12396 sayılı ödeme emirlerinin iptalini talep ettiği, birleşen 2013/585Esas sayılı dosyada ise 2011/8-2012/9. aylara dair prim borcuna ilişkin 2013/59033 sayılı ödeme emrinin davacıya 10.09.2013 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davanın 30.09.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 86, 88/16, 102 ve 6183 sayılı Yasa"nın 58. maddeleridir.
5510 sayılı Yasa"nın 88.maddesinde, “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.” düzenlemesi bulunmaktadır. 6183 sayılı Yasa"nın 58/1.maddesine göre ise de, “Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir denmiştir.
Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, bu davada ”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir.
İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır.
Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı).
5510 sayılı Yasanın 86. maddenin 7. fıkrasında, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının, fiilen yapılan denetimler sonucunda çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde bu belgelerin Kurumca resen düzenleneceği ve muhteviyatı sigorta primlerinin Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edileceği, işverenin bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ilgili Kurum ünitesine itiraz edebileceği, itirazın takibi durduracağı, itirazın reddi halinde işverenin kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabileceği, mahkemeye başvurmanın prim borcunun takip ve tahsilini durdurmayacağı, 11. fıkrasında ise bu maddede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde 102. maddeye göre işlem yapılacağı düzenlenmiştir.
5510 sayılı Kanun’un 102.maddesinde idarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. İtirazı kurumca reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmayacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, yukarıda sayılan yasal mevzuat gereği ödeme emrinin iptali davasında, borçlu davacının ödeme, zamanaşımı ve borçlu olmadığı dışındaki savunmaları bakımından inceleme yapılması söz konusu değildir. İdari para cezasının esası bakımından karar vermek İdare Mahkemelerinin işidir. İdari para cezası iptal edilmedikçe ödeme emri ancak yasadaki bu üç durum bakımından değerlendirilip iptal edilebilir. Bu sebeple 2013/12259 ve 2013/12396 sayılı ödeme emirleri bakımından İdari yargıda açılan davanın nihai sonucunun
bekletici mesele yapılması gerekmektedir. Prim borcunun tahakkuna ilişkin 2013/59033 sayılı ödeme emrine gelince; söz konusu ödeme emrinin davacıya 10.09.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davacının ise 7 günlük yasal süre geçtikten sonra 30.09.2013 tarihinde ödeme emrinin iptali istemi ile dava açtığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca 2013/59033 sayılı ödeme emri hakkındaki dava 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığından işin esasına girilmeden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, 2013/12259 ve 2013/12396 sayılı ödeme emirleri bakımından idari para cezasının iptaline ilişkin idari yargıda görülen davanın nihai sonucu beklenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 29/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.