MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak (suça sürüklenen çocuk ...), kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak (suça sürüklenen çocuk ...)
HÜKÜM : Suça sürüklenen çocuk ..."ın çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan mahkûmiyetine, suça sürüklenen çocuklar ... ve ... haklarında uyuşturucu madde kullanmak suçundan dolayı tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına
DÜŞÜNCE : Temyiz ret, onama

İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.11.2006 gün ve 2006/213-229 sayılı Kararında ayrıntısı açıklandığı üzere 5271 sayılı CMK"nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri gereğince kararda başvurulacak kanun yolu, süresi, mercii ve başvuru şeklinin açıkça gösterilmesi gerektiği, aksi halde aynı Kanunun 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedenlerinin oluşacağı, suça sürüklenen çocuk ... müdafiin yüzüne karşı verilen 30.11.2011 günlü hükümde ise “Cezanın tür ve miktarı CMK"nın 272/3 maddesine göre kesin,..." olduğu belirtilerek, hüküm tarihinde istinaf mahkemelerinin göreve başlamadığı gözetilmeden, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8/1. maddesine aykırı olarak kanun yoluna başvuru hakkının hatalı gösterilmesi nedeniyle, aynı Kanunun 40 ve devamı maddelerine göre temyiz süresinin geçirilmesinde suça sürüklenen çocuk müdafiin kusurunun bulunmadığı ve eski hale getirme nedeninin oluştuğu, bu nedenle hükmün kesinleşmediği anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuk ... müdafiin 09.12.2011 tarihli dilekçesinin eski hale getirme yoluyla süresinde yapılmış temyiz başvurusu olarak kabulüne karar verilmekle evrak tetkik edildi.
Suça sürüklenen çocuklar ... ve ... haklarında uyuşturucu madde kullanmak suçundan dolayı 5237 sayılı TCK"nın 191. maddesinin ikinci bendi gereğince verilen “Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararın itiraz kanun yoluna tabi olması nedeniyle, itirazla ilgili gerekli kararın mahallinde yetkili ve görevli itiraz merciince verileceği nazara alındığında suça sürüklenen çocuklar ... ve ... müdafilerinin anılan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi gereğince REDDİYLE, incelemenin suça sürüklenen çocuk ... hakkında çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan kurulan hükme ilişkin müdafiin temyiziyle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
5395 Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesi uyarınca, suça sürüklenen çocuk ... hakkında sosyal inceleme raporu alınması gerektiği gözetilmeden karar verilmiş ise de, suça sürüklenen çocuğun inceleme tarihi itibariyle onsekiz yaşını tamamlamı nedeniyle bu hususun telafisi mümkün olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihinde onbeş yaşını tamamlamayan mağdure ...’i cebir tehdit veya hile olmaksızın yanında tutan suça sürüklenen çocuk ..."ın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan eylemine uyan 5237 sayılı TCK"nın 109/1-3,f madde ve fıkraları gereğince cezalandırılması gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan mahkûmiyetine hükmedilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Adli sicil kaydı bulunmayan suça sürüklenen çocuk hakkında hükümden önce yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562 ve 6008 sayılı Kanunun 7. maddeleri ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesi düzenlemesi gözetilerek koşulların varlığı halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının ve suça sürüklenen çocuk müdafiin lehe kanun hükümlerinin uygulanmasını talep etmesi sebebiyle sonuç ceza ile ilgili olarak erteleme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının mahkemece karar yerinde tartışılmaması,
Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk ... müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 05.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.