14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/860 Karar No: 2016/7648 Karar Tarihi: 28.9.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/860 Esas 2016/7648 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2016/860 E. , 2016/7648 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.02.2011 gününde verilen dilekçe ile veraset belgesinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı; ... ili, ... ilçesi ...köyü nüfusu halkından olan ...eşi Tevhide ile aynı yer nüfusuna kayıtlı bulunan İbrahim ağa eşi ... nin babası olan ... hakkında istihsal edilen ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1093 Esas, 2010/510 Karar sayılı mirasçılık belgesinin hatalı olduğunu, alınan mirasçılık belgesinde sadece murisin eşi ..."den gelen mirasçılarının gösterildiğini, halbuki murisin ... isimli bir eşinin daha olduğunu ve bu eşinden de ... ve ... isimli iki kız çocuğunun olduğunu, ... ve ..."nin ise mirasçılık belgelerinin olduğunu, murise ait veraset ilamında murisin başka eşinden olan çocukları ... ve ...e"nin mirasçıları gösterilmediğinden ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 30/04/2010 tarih ve 2009/1093 Esas, 2010/510 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptali ile muris Mehmet Arif"in yeni mirasçıları gösterir veraset belgesinin verilmesini istemiştir. Davalılara usulüne uygun davetiye gönderilmiş duruşmaya katılan davalılar davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece miras bırakan ile davacı arasında mirasçılık ilişkisi kurulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 598. maddesi hükmünde başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, Sulh Mahkemesi"nce mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği, mirasçılık belgesinin geçersizliğinin her zaman ileri sürülebileceği açıklanmıştır. Yine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 575. maddesi hükmüne göre miras ölümle açıldığı gibi aynı Kanun"un 30. maddesi hükmüne göre de doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde, gerçek durumun her türlü delille kanıtlanması mümkün olduğu düzenlenmiştir. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hakim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re’sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir. O halde, mahkemece, dinlenen tanıklar muris ..."in eşi ..."den olma çocukları ... ve ..."nin dünyaya geldiğini bildirmiş olmaları, dosyada mevcut 20.10.2010 günlü nüfus kayıt örneğin de ...ve ..."nin ..."in ... isimli eşinden dünyaya geldiği ve diğer kardeşleri ... ve Tevhide olduğuna dair yapılan açıklamalar ve tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde muris ..."in eşi ... den olma çocukları ... ve ..."nin de murisin çocukları olarak belirlenmiş bulunduğuna göre bu kişilerinde mirasçı gösterilmek suretiyle mirascılık belgesi düzenlenmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA istek halinde temyiz harcını yatırana iadesine, 28.9.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.