10. Hukuk Dairesi 2017/2864 E. , 2018/4439 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ... 37. İş Mahkemesi
Dava, ... ... sigortasına giriş tarihinin ..."de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, ... ... sigortasına ilk giriş tarihi olan 08/06/1984 tarihinin ... de sigorta giriş tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespitini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, “Davacının çalışması ..."da geçmiş olup anayasanın 90. Maddesi dikkate alınarak ... ve ... arasında yapılan ... güvenlik anlaşmasının 29/4 maddesinin olaya uygulanması zorunludur. Sözleşme maddesine göre ... vatandaşının ..."da çalışması halinde ... sigortasına giriş tarihi ..."deki sigortanın başlangıç tarihi sayılır.
Bu tarih 18 yaşın dolmasından önceki bir tarih ise sigortalının 18 yaşını doldurduğu tarih hizmet süresinin başlangıç tarihidir. Bunun dışında kişinin borçlanma talep ettiği tarihte ... vatandaşı olması zorunluluğu bulunmamaktadır.
... güvenlik gibi kişilerin yaşlandıklarında geçimlerini temin etmeleri için aylık almak, sağlık yardımlarından yararlanmak gibi önemli hak alanlarını düzenleyen konularda gecikmeksizin ivedilikle karar verilmesi zorunlu ve gereklidir. Bu itibarla davaların ayrılması ve borçlanma işleminin tamamlanmasından sonra sigortalılık başlangıç tarihiyle ilgili karar verilmesi uygulamasının ... güvenlik haklarına bir an önce kavuşması gereken hak sahiplerinin mağduriyetine yol açacağı açık olduğundan mahkememizce hem kurumun borçlanma işleminin reddine dair işlemiyle ilgili karar verilmiş, hem de davacının talepleri arasında yer alan sigortalılık başlangıç tarihi belirlenmiş, hem de hangi tarihe kadar borçlanılabileceği ile ilgili değerlendirme yapılmış ve sigorta başlangıç tarihinin ne olacağına dair hüküm de kurulmuş ise de temyiz üzerine Yargıtay 10 HD nin 10/09/2015 tarih 2015/11976 esas 14678 karar sayılı ilamı ile borçlanma yapılmadan başlangıç tarihinin saptanamayacağı belirtilerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19/06/2015 tarih 2013/10-2279 esas 2015/1726 karar sayılı ilamı da gerekçe gösterilerek hüküm bozulmuş, mahkememizce bozmaya uyulmuş, davaların ayrılmasına karar verilmiş, başlangıç tespiti 2016/861 esas sayılı dosyaya kaydedilmiş, borçlanma ile ilgili olarak yargılamaya ise 2016/775 esas sayılı dosyadan devam edilmiş, 10/02/2016 tarihli karar ile davacının 05/09/2002 ye kadar geçen çalışmaları borlanabileceğine karar verilmiş temyiz üzerin 10 HD nin 22/09/2016 tarihli 2016/13522 esas 2016/11574 karar sayılı ilamı ile hükümde açıkça 3201 Sy nın 6552 SY ile değişik 1. maddesi gereği borçlanabileceği süre belirtilerek karar verilmesine rağmen anlaşılmayan şekilde hüküm fıkrası kısmen değiştirilerek ve düzeltilerek onanmıştır. Mahkememiz ve Yargıtay kararından sonra benzer dosyalar ile ilgili HGK nda yapılan görüşmelerde bozma ilamında belirtilen HGK kararından sonra benzer uyuşmazlıklar ile ilgili verilen 09/12/2015 tarih 2014/10-628 esas 2015/2837 karar sayılı ilam ve gerekçesinde başlangıç tespiti için borçlanma bedelinin yatırılmasına gerek olmadığı, her iki istek hakkında aynı davada karar verilebileceği belirtilmiş ise de mahkememizce bozma ilamına uyulduğundan davacıya borçlanma ile ilgili karar kesinleştikten sonra bedeli yatırması bakımından süre verilmiş, davacı vekili, kuruma başvurmuş, 07/11/2016 tarihli dilekçe ekinde sunulan tahakkuk cetveli dekontuna göre 27/05/2016 tarihinde 5231 gün karşılığının ödendiği anlaşılmış, buna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı, yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi ve resen dikkate alınacak diğer nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Davaya konu somut olayda davacı ilk kez 31.12.2013 tarihinde açtığı davada, ... Vatandaşı iken yurtdışında geçen 3201 sayılı Yasa kapsamındaki sürelerini borçlanma talep tarihinde ... vatandaşı olma şartı aranmaksızın borçlanabilme hakkı olduğunun ve 18 yaşına göre ...’da çalışarak geçen 08.06.1984 tarihinin ...’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak esas alınması gerektiğinin tespiti istemleri ile ilgili olarak davasını açmış, ilk derece mahkemesinden verilen ilk kararın temyizi üzerine Karar bozulmuş, ne var ki bozma sonrasında davacının talepleri tefrik edilerek Vatandaşlık nedeniyle doğan uyuşmazlık ile ilgili olarak karar verilmiş, verilen 10.02.2016 tarihli mahkeme kararı, Dairemizin 2016/13507 E. 2016/11574Karar Sayılı ve 22.09.2016 tarihli ilamı ile karar tarihi itibari ile istinaf kanun yolu uygulanmaksızın Kurum temyizi ile incelenmiş ve onanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Davaların Yığılması” başlığını taşıyan 110. maddesine göre; “Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” Kanun’un 167. maddesinde ise, davaların ayrılması ile ilgili düzenleme yer almak olup, buna göre; “Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder.”
Nitekim bilimsel öğretide de davaların ayrılmasının “ihtiyari dava arkadaşlığının caiz olmadığı halde, birden fazla kişi birlikte dava açmışlarsa (veya birden fazla kişiye dava açılmışsa) bu davaların ayrılması istenebilir.... ihtiyari dava arkadaşlığının caiz olduğu hallerde bile, hakim tahkikatın (yargılamanın) iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için gerekli görürse, birlikte açılmış olan (veya sonradan birleştirilmesine karar verdiği) davaların ayrılmasına karar verebilir.” denilmektedir.(Prof.Dr.Baki Kuru-Prof.Dr.RamazanArslan- Prof.Dr. Ejder Yılmaz Medeni Usul Hukuku,... 2012 )
Yukarıda ifade edildiği üzere gerek HMK’nun 167 inci maddesinin lafzı ve gerekse aynı maddenin yorumuna yönelik doktrin görüşü dikkate alındığında, davaların ayrılması, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davalarda mümkün olup, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlama amacıyla yapılabilir.
Eldeki davada ise, davacının ilk davada ileri sürdüğü iddia ve taleplerin aynı dava içerisinde görülmesi mümkün ve hatta gerekli iken, mahkemece bozma sonrasında yapılan tefrik yolu ile verilen kararlar bakımından, kanun yollarının değiştirilmesi mümkün olmadığı gibi, bu suretle hukuk güvenliğine zarar verecek şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10 Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 08.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.