12. Ceza Dairesi 2017/9009 E. , 2018/2700 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı yasa uyarınca tazminat
Hüküm : Davanın reddi
Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı asil tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında "466 sayılı yasa uyarınca tazminat" yerine "maddi manevi tazminat" ibaresine yer verilmesi, mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım yanlışlığı, olarak kabul edilmiştir.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı asilin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 sayılı CMK"nın 142. maddesinin 5. fıkrasındaki; ""Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister."", 6. fıkrasındaki ""İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir."" ve 7. fıkrasındaki; ""Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir."" şeklindeki düzenlemelere muhalefet edilerek, davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ve taraflar adına açıklamalı çağrı kağıdı çıkarılarak, kararın duruşmalı olarak verilmesi gerektiği gözetilmeden, Cumhuriyet savcısından yazılı mütalaa alınarak tensiben yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
Davacı hakkındaki gözaltına alma işleminin 1 Haziran 2005 tarihinden önce gerçekleştiğinin iddia edilmesi karşısında 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 6. maddesine göre, davacının tazminat talebi 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tabi olduğu, Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 Esas ve 2010/57 sayılı kararına göre 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının aranması gerektiği ayrıca Ceza Genel Kurulu"nun 06/05/2014 tarih ve 141-229 sayılı kararında 466 sayılı Kanuna göre incelenen tazminat davasının usul ve yasaya uygun yapılan kesinleşmesinden itibaren her halükarda 10 yıl içinde açılması gerektiği kabul edilmiştir. Bunun yanında, kararlar Yazı İşleri Yönetmeliğine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş ve kesinleştirme işlemleri yapılmamış yada kesinleştiği tespit edilmemiş ise, tazminat davalarının karar tarihinden itibaren 10 yıldan fazla bir süre geçtiğinde, somut olayın, tarafların ve davanın özelliği de nazara alınmak suretiyle süresi içinde açılmadığının kabulü gerekmektedir. Tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyası celp edilip incelenerek ve ilgili tüm evrakların Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örnekleri de dosya içine alınarak, davacı açısından tazminat talep etme şartlarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile gözaltı işleminin yapıldığı tarihte yürürlükte olmayan 5271 sayılı CMK"da öngörülen sürede açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davacı asilin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak, BOZULMASINA, 12/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.