17. Ceza Dairesi 2020/8112 E. , 2020/4556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi (Değişen suç vasfı sebebiyle hırsızlık)
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece sanık hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya kapsamına göre diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/06/2014 tarih, 2013/13-203 Esas ve 2014/308 Karar sayılı kararında anılan; “Suç tarihinde ekonomik değeri yüksek olan bir aracı kimlik bilgilerini ve açık adresini bilmediği arkadaşı "Gövde Mustafa" lakaplı Müslüm isimli kişiden emanet aldığını söylemesi, aşamalarda aracı emanet aldığı bu kişinin ismini kısmen değiştirerek ifade etmesi, soruşturma ve kovuşturma makamlarının ısrarına rağmen aracı emanet aldığını iddia ettiği kişiye ait kimlik ve adres bilgileri vermekten kaçınması ve sabıkalı geçmişi de dikkate alındığında hırsızlık suçlamasıyla muhatap olan sanığın sadece hayali bir isim zikretmekle suçlamadan kurtulmayacağını bilecek yaşam ve adli tecrübeye sahip olması ve gerçekte var olan bir kişiden aracı emanet alması durumunda suçlamadan kurtulmaya yönelik olarak aracı emanet aldığını söylediği kişinin bulunması için daha etkin bir çaba göstermesi gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu değil, hırsızlık suçunu oluşturduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.” şeklindeki açıklamalar ışığında; sanık ... savunmasında “Üzerime atılan suçlamayı kabul etmem, ben çalıntı malzemeyi satın almış veya kabul etmiş değilim” dediği ardından sanığın hazırlık ifadesinin okunması üzerine, “Okunan ifadem doğrudur. Olayı şimdi hatırladım, biz malzemeleri tanımadığımız bir şahıstan satın aldık, 500 TL verdik. Hırsızlık malı olduğunu bilmiyorduk, malzemeleri diğer sanıklar ile birlikte almıştık. Şahıs bize arabanın trafikten men olduğunu, hurdaya çıktığını söyleyerek 500,00 TL karşılığında arabanın parçalarını alabileceğimizi söyledi. Biz de diğer sanıklarla beraber 500,00 TL"yi verip arabadan işimize yarar parçalarını aldık. Ben aracın hırsızlık malı olduğunu bilmiyordum” şeklinde savunmada bulunduğu, soruşturma aşamasında ise “…Daha önce tanımadığım, görsem tanıyamayacağım 1,75 cm boylarında, kirli sakallı, iri yapılı esmer tenli bir erkek şahıs geldi aracımızın neyi olduğunu sordu. Biz de defransiyelinde sorun olduğunu söyledik. Bunun üzerine kendisinin hacizli bir aracının olduğunu, 500 TL ye defransiyeli, aracın jantlarını, koltuk kılıfları gibi parçaları vereceğini söyledi. ... plaka sayılı aracın sahibi olan ... arkadaşım kabul etti. Daha sonra aracın yanına geldik ve bu şahıs bu aracın parçalarını kendisi bize sattı. Daha sonra bizde bu parçaları alarak ...’ın aracına bıraktık…” şeklinde savunmada bulunduğu, sanığın suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik soyut beyanlarına Ceza Genel Kurulu kararında da ifade edilen olayda, olduğu gibi itibar edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından; sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu ve hırsızlık suçundan suç duyurusunda bulunularak dava açılması sağlanıp bu dava ile birleştirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden sanık hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan hüküm kurulması,
Kabule ve uygulamaya göre de;
2-Hükümden sonra 24.10.2019 tarihinde 30928 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nun 253. maddesinin 1. fıkrasının b bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK"nun 165. maddesinde tanımı yapılan suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK"nun 7/2. maddesi uyarınca, "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğü giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." hükmü de gözetilerek 7188 sayılı Kanun"un 26. maddesi ile değişik CMK"nun 254. maddesi uyarınca aynı Kanun"un 253. maddesinde belirtilen esas ve usullere göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre, sanık ...’nün hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’nün temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine, 02/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.