Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1327
Karar No: 2021/1809
Karar Tarihi: 01.03.2021

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2017/1327 Esas 2021/1809 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2017/1327 E.  ,  2021/1809 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kadastro sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 404 parsel sayılı 39.000,00 metrekare ve 405 parsel sayılı 81.125,00 yüzölçümündeki taşınmazlar, ... ve müştereklerinin zilyetliğinde olup, 20 dönüm norm sınırının miktar fazlası olarak tarla vasfıyla Hazine adına; 407 parsel sayılı 1.007.750,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı uyarınca tarla vasfıyla ... ve müşterekleri adına; 408 parsel sayılı 709.500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, köye ait mera iken 407 parsel sayılı taşınmazın tespit malikleri tarafından tarla haline getirildiği belirtilerek tarla vasfıyla Hazine adına; 409 parsel sayılı 355.000,00 metrekare ve 410 parsel sayılı 293.125,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ise mera vasfıyla sınırlandırılarak tespit edilmiştir. Davacı ... ve müşterekleri tarafından ... aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan müdahalenin men’i davası, davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Davacı ... ve müşterekleri, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak 404 ve 405 parsel sayılı taşınmazların adlarına tescili istemiyle; davacı Hazine, 407, 409 ve 410 parsel sayılı taşınmazların, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek, taşınmazların Hazine adına tescili istemiyle; davacı ... ise, 407 ve 408 parsel sayılı taşınmazların köyün merası ve otlakiyesi olduğunu ileri sürerek, Kadastro Mahkemesinde ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece aktarılan dava ile tespite itiraz davaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda ... ve müştereklerinin davasının kabulüne, ... ve Hazine’nin davasının reddine, dava konusu 404, 405, 407, 408, 409 ve 410 parsel sayılı taşınmazların, isimleri ve payları açıkça gösterilmek suretiyle, yargılama sırasında vefat eden ... mirasçıları ve müşterekleri adına tesciline, ... Köyü Tüzel Kişiliğinin taşınmazlara müdahalesinin men’ine karar verilmiş; hüküm, davacı ... mirasçılarından ... vekili, davalı Hazine temsilcisi, davalı ... vekili ile davacılar ... ve müştereklerinin dayandığı tapu kaydının maliklerinden ...’ın mirasçıları olduğunu ileri süren İbrahim Tezgül ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, davacılar ... ve müştereklerinin dayandığı 14.02.1948 tarih, 48 sıra numaralı tapu kaydının dava konusu taşınmazları kapsadığı, köyde yaşanan baskın ve adam öldürme olayları sebebiyle davacılar tarafından taşınmazların bir kısmı kullanılamamış ve bu kısımlarda meraya özgü otsu bitkiler çıkmış ise de, 3-5 sene gibi kısa süre ekilmeyen, bakım görmeyen tarlaların bile meraya dönüşmesinin olağan olduğu, taşınmazların tamamının öncesi itibariyle kadim tarla vasfında bulunduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Davacı ... ve müştereklerinin dayandığı, Mart 1326 tarih, 31 ve Şubat 1313 tarih, 17 sıra numaralı kayıtlardan gelen, 14.02.1948 tarih, 48 sıra numaralı 35 dönüm (32.165,00 metrekare) miktarındaki tapu kaydı incelendiğinde, kaydın “değirmen boğazı” ve “karagöl” sınırları itibariyle gayri sabit hudutlu olduğu anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20/C maddesi uyarınca, gayri sabit hudutlu tapu kayıtlarının kapsamları, miktarları ile sınırlı olup kayıt kapsamının, sabit sınırlardan bağlantı kesilmeksizin kaydın miktarına göre belirlenmesi gerekli olup, Mahkemece söz konusu kaydın sabit sınırlı olduğunun kabulü isabetsiz olduğu gibi, miktar fazlası yönünden dava tarihi itibariyle davacılar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde yapılan araştırma da yetersizdir. Mahallinde 11.10.1971 gününde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, 407 parselin kuzeyinin tapu maliklerinin murisleri tarafından kullanıldığını, ancak taşınmazın kalan kısmı ile 408 parselin tamamının boz halde olduğunu, bu yerlerde ... Köyü ve komşu köye ait hayvanların otladığını, bu yerlerin 1950 yılına kadar boz olarak kaldığını, 1950 yılından sonra traktörün yaygın hale gelmesiyle bir kısım tapu maliklerince bu yerlerin sürülüp tarla haline getirildiğini, 404 ve 405 parsellerin öncesinin kadim tarla olduğunu ancak sel gelip bu yerleri tahrip edince zilyetliğin terkedildiğini, 409 ve 410 parsellerin ise kimse tarafından kullanılmadığını, bu güne kadar ... Köyü tarafından mera olarak kullanıldığını beyan etmişler; 28.07.2015 gününde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve davacı tanıkları ise, 407 ve 408 parsellerin davacı tarafın (Beşikcioğullarının) tarlaları olarak, 409 ve 410 parsellerin ise Beşikcioğlunun kırı olarak bilindiğini, 1950 yılı civarında bu yerlerin 2-3 sene düzenli olarak kullanıldığını ancak burada gerçekleşen adam öldürme olayı sebebiyle davacı tarafın taşınmazları korkudan kullanamadığını, 404 ve 405 parsellerin doğusunda bulunan çayın, sel olduğu zaman parselleri kapladığını ama bu yerlerin de ... ait olduğunu beyan etmişlerdir. Ziraat mühendisi bilirkişiden alınan 12.08.2015 havale tarihli raporda 404, 409 ve 410 parsellerde uzun yıllardır herhangi bir toprak işlemesi yapılmadığı, taşınmazların üzerinde bölgeye has tek ve çok yıllık mera bitkileri olduğu, taşınmazların topoğrafik durumu ve toprak yapısı göz önüne alındığında mera özelliği taşıdığı, 405 parselin yarısında uzun yıllardır toprak işlemesi yapıldığının anlaşıldığı, ancak kalanının 404, 409 ve 410 parseller gibi mera özelliği taşıdığı, 407 parselin uzun yıllardır zirai faaliyetler için kullanıldığı, 408 parselin ise doğu kısmına düşen ve Karagöl denen mevkinde taban suyunun yüksek olduğu, bu kısım üzerinde kamış türü bitkiler bulunduğu, taşınmazın kalan kısmının mera özelliği taşıdığı belirtilmiş olmasına rağmen, Mahkemece yöntemince mera araştırması yapılmamış; 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmazların niteliğinin, kullanım süresi ve şeklinin ne olduğunu açıklayan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmamış; söz konusu hususların açıklığa kavuşturulması için hava fotoğraflarından yararlanılmamış, dava konusu 404 ve 405 parsel sayılı taşınmazların, sınırında bulunan çayın etkisi altında kalıp kalmadığı, çayın taşkın riski taşıyıp taşımadığı, 408 parsel sayılı taşınmazın ise göl metrukatı olup olmadığı hususunda 3 kişilik jeolog bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm verilemez.
    Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, temyize gelen İbrahim Tezgül ve müştereklerinin iddiaları uyarınca, tapu maliklerinden ...’ın mirasçılarının kim olduğunun belirlenmesi ve taraf teşkilinin sağlanması açısından, davacı tarafa tapu maliki ...’ın veraset ilamını sunmak üzere süre ve imkan tanınmalı, Ali’nin davada taraf olmayan mirasçılarının bulunduğunun anlaşılması halinde bu kişi ya da kişilerin de davaya dahil edilmesi suretiyle yöntemince taraf teşkili sağlamalı; yine dava tarihinden (1955 yılından) 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı dönemde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğü’nden getirilip dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, komşu köylerde ve taşınmazların bulunduğu köyde yaşayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, 3 kişilik jeolog bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişi katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, dava konusu taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmazların öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, taşınmazların imar-ihyaya konu edilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, 404 ve 405 parsel sayılı taşınmazların, sınırında bulunan çayın taşkınına maruz kalıp kalmadığı, 408 parsel sayılı taşınmazın doğusunun bataklık ya da sazlık gibi yerlerden olup olmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; davacıların dayandığı tapu kaydı gayri sabit hudutlu olduğundan, kaydın sabit sınır sayılabilecek “Çukurköy Yolu” hududundan başlanarak kapsamı belirlenmeli (Tapu kaydının “Katırcı Yolu” hududunun 407 parsel sayılı taşınmazın güneyinde bulunan yol mu, yoksa 409 parsel sayılı taşınmazın doğusunda bulunan yol mu olduğu hususunda Mahkemece yapılan araştırma yetersiz olsa da söz konusu kayıt, miktarıyla geçerli olduğu için kaydın kapsamı “ ... Yolu” hududundan başlanarak belirlenmeli), teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaretlettirilmeli; sabit sınırdan başlamak üzere davacıların tapusunun miktarı kadar araziyi gösterir, keşfi takibe imkan verir harita düzenlettirilmeli, böylece tapu kaydının miktarı itibariyle kapsamı yöntemince belirlenmelidir. Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazların öncesinin ne olduğunu, taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerilerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeolog bilirkişi kurulundan, taşınmazların önceki ve halihazırdaki niteliğinin ne olduğu, özellikle dava konusu 404 ve 405 parsel sayılı taşınmazların, çay yatağında kalıp kalmadıkları, çay yatağından kazanılıp kazanılmadıkları, çayın etkisi altında kalıp kalmadıkları, çayın taşkın riski taşıyıp taşımadığı, 408 parsel sayılı taşınmazın doğusunda bulunan, ... denen mevkiin göl metrukatı olup olmadığı, bataklık ya da sazlık gibi yerlerden olup olmadığı, taşınmazların jeolojik yönden zilyetlikle mülk edinilmeye olanaklı yerlerden olup olmadıkları hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, üzerilerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlettirilmelidir. Yukarıda belirtilen şekilde yapılacak uygulamayla, davacıların dayandığı tapu kaydının kapsamı, miktarıyla sınırlı olacak şekilde belirlendikten sonra miktar fazlası olan bölümler ve taşınmazlar yönünden, Mahkemece 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesi uyarınca tapu maliklerinin zilyet olduğu bölümler yönünden her bir müşterek malikin veya bağımsız zilyedin aynı çalışma alanı içinde toplamda, sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar taşınmaz mal edinebileceği de göz önünde bulundurulmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi