18. Ceza Dairesi 2016/7966 E. , 2018/8213 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, görevi yaptırmamak için direnme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süreleri ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteklerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
A- Sanıklar ... ve ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyizinde;
Sanıklara yükletilen görevi yaptırmamak için direnme eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu ögelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükümleri etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır. Ancak,
TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ...’ın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılıklar, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, temyiz edilen kararların açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca, “TCK’nın 53/1-b maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın” kararlardan çıkarılmak suretiyle HÜKÜMLERİN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında hakaret suçlarından, sanıklar ... ve ... hakkında da görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyizinde ise;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- TCK"nın 125/4. maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak öngörülen aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesi gerekmekte olup, suçun işlendiği kabul edilen apartman boşluğunda aleniyet unsurunun ne şekilde gerçekleştiği tartışılmadan, yetersiz gerekçe ile sanıklar ..., ... ve ... hakkında TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
2- Suça konu ikametten gürültü geldiğinin ihbarı üzerine olay yerine giden polislerle sanıklar arasında çıkan sonrasında görevi yaptırmamak için direnme suçuna dönüşen münakaşanın başlangıcında sanık ...’un diğer sanıklar Ali ve Selçuk’tan ayrı olarak ikamet dışına çıkması, sanığın savunmasında suçlamaları kabul etmemesi, 08/02/2013 tarihli olay tutanağı ve soruşturma aşamasında alınan ifadelerde sanığın herhangi bir aktif eyleminden bahsedilmemesi karşısında sanığın görevi yaptırmamak için direnme suçunun unsurları olan cebir veya tehdit fiillerinin neler olduğu tartışılıp gösterilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle sanık ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
3- TCK"nın 265. maddesinde "görevi yaptırmamak için direnme" başlığıyla "seçenekli hareketli" ve "amaçlı bir fiil" olarak düzenlenen ve görevin yapılmasını önleme maksadıyla kamu görevlisine karşı gelinmesi eylemleri cezalandırılan suç tipinde; hareketin icra vasıtalarının "cebir veya tehdit" şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü, sanık ...’in kardeşi olan sanık ...’un götürülmesi sırasında hakaret ettiği için ağzının kapatılması üzerine polis memurlarına hitaben: “Hepinizi karakolun önünde vurmazsam anam avradım olsun” şeklinde iddianamede tarif edilen ve mahkeme tarafından da bu şekilde kabul edilen sözlerin, sanığın diğer sanıkların görevi yaptırmamak için direnme eylemlerini yatıştırıp, onları polis ekibine teslim olmak için ikna etmesi de düşünüldüğünde bir bütün olarak TCK"nın 106/1-1.cümlede düzenlenen tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan hatalı gerekçe ile sanık ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
1- Kabule göre de; sanık ...’in görevi yaptırmamak için direnme eylemini birden fazla kamu görevlisine karşı işlemesine rağmen hakkında TCK’nın 43/2. maddesinin uygulanmaması,
2- TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,
Kanuna aykırı, sanıklar ..., ..., ... ve ...’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28/05/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.