4. Hukuk Dairesi 2014/3391 E. , 2014/17362 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/10/2011
NUMARASI : 2011/168-2011/501
Davacı İ.. G.. vekili Avukat O. H. D. tarafından, davalılar D. Reklam Organizasyon Ltd. Şti. adına Nazan Turgut vd aleyhine 10/03/2011 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/10/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı M.. T.. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın, davalı M.. T.. yönünden kısmen kabulüne, diğer davalı yönünden ise reddine karar verilmiş; hüküm, davalılardan M.. T.. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Mersin Yenişehir Belediye Başkanı olduğunu, Ufukturu.net isimli haber sitesinde davalı M.. T.. tarafından yazılan yazıda ""...İ.. G.., K.Y. gibi bugüne kadar herkese kazık atmış, kazık atmayı çok iyi bilen ekip, yeni bir yolculuğa çıkmış durumdalar...Her türlü delege oyunlarını çok iyi bildiği için kesinlikle 5 yıl sonra adayda olur, Yani M. Ö."ın ayağını kaydırabilir... çünkü bu güne kadar ne ayaklar kaydırarak buralara geldi, Tıpkı K. Y. gibi yani tüm ayak kaydırıcıları bir araya gelmiş, yeni bir örgütlenme içindeler" şeklinde ifadelere yer verildiğini, bu ifadelerin kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğunu belirterek, uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalılar ise, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davaya konu ve davalı M.. T.. tarafından kaleme alınan ifadelerin hakaret boyutunda olduğu kabul edilerek davalı M.. T.. yönünden istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, diğer davalı yönünden ise istemin reddine karar verilmiştir.
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 10. maddesi bakımından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerleşik içtihatlarıyla oluşturulan ilkelerden biri de ifade özgürlüğüne ilişkindir. Buna göre; ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun esaslı temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve herbir bireyin gelişimi için temel koşullardan birini oluşturur. İfade özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız görülen veya ilgilenmeye değmez bulunan "haber" ve "düşünceler" için değil, aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Sözleşmenin 10. maddesinde belirtildiği üzere bu özgürlüğün istisnaları vardır; ancak bu istisnalar dar yorumlanmalı ve bir kısıtlama
ihtiyacının bulunduğu inandırıcı bir şekilde ortaya konmalıdır (Prof.Dr.Osman Doğru-Dr.Atilla Nalbant; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Kararlar, Cilt:2, s.365, Nilsen ve Johnsen [BD] 43).Bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa yönelik eleştirinin sınırlarına göre daha geniştir. Bir siyasetçi özel şahıstan farklı olarak, her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar; bu nedenle daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır.(Lingens ve Avusturya davası).
İfade özgürlüğü ayrıca herkesin, demokratik bir toplumun özünde yer alan görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olması anlamına gelmektedir.
Gerek Dairemizin, gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin istikrar kazanmış uygulamalarında siyasetle iştigal eden kişilerin kendilerine yönelik sert ve ağır eleştirilere katlanması gerektiği kabul edilmiştir.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, açıklamaların tümü itibari ile eleştiri sınırları içerisinde kaldığı, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte ifade özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığı,bu haliyle dava konusu açıklamaların davacının kişilik haklarına yönelik bir saldırı oluşturmadığı gözetilerek istemin tümden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile davalı M.. T.. yönünden istemin kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.