1. Hukuk Dairesi 2014/7145 E. , 2015/7808 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KİLİS SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2012/305-2013/776
Taraflar arasında görülen tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanları Şıh Mehmet, Hamide ve Mehmet Sait "ın kayden paydaşı oldukları çekişmeli taşınmazların tapu kaydında kimlik bilgilerinin yanlış yazıldığını ileri sürerek kayıtların nüfus kayıtlarına uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
İlgili Tapu Müdürlüğü, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/(2). fıkrasının ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.
HMK"nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda mahkemece, yukarıda değinilen ilkeler uyarınca hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.
Şöyle ki; dava konusu her bir taşınmazın ilk tesisinden itibaren dayanak kayıtlarının (kadastro tutanakları, eski tapu kaydı, akit tablosu, mahkeme/komisyon kararları, kimlik belgeleri, mirasçılık belgesi vs.) getirtilmediği, diğer kayıt malikleri ile kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenilen kişiler arasında irsi ilişki bulunup bulunmadığının tapu kayıtları ile nüfus kayıtları getirtilerek (dayanak kayıtlar ile bağlantı kurulacak şekilde) incelenmediği, davacı tanıkları beyanlarında aynı aileden gelen ve soyadı “Akçabay” olan şahısların da bulunduğunu belirtmiş olmalarına rağmen soyadı “Akçabay” olan bu kişilerin dava konusu taşınmazlarla bir ilişkileri ve mülkiyet hakkı iddialarının bulunup bulunmadığının araştırılmadığı ve bazı taşınmazların tapu kayıtlarının dahi getirtilmediği görülmektedir.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazların tapu ve dayanak kayıtlarının getirtilmesi, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, gerekirse keşif yapılarak davacının iddiasının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.