18. Hukuk Dairesi 2013/19271 E. , 2014/2657 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/03/2013
NUMARASI : 2012/704-2013/129
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı C.. M.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik 11.maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca arazilerde değerlendirme, taşınmaz malın değerlendirme tarihindeki mevki ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği yıllık net gelire göre yapılır. Birden çok ürün yetiştirilebilen yörelerde gerçek değere ulaşılabilmesi için tek ürünle yetinilmeyerek çevrede ekilmesi mutat olan ürünler dikkate alınır. Net gelirin hesaplanmasında münavebeye alınan ürünlerin dekar başına ortalama verimi ve üretim giderleri ile kg başına ortalama satış fiyatlarının gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğünden getirtilecek listelerde yazılı verilere uygun olması gerekir.
Buna göre mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede ekilmesi mutat olup münavebeye alınacak ürünlerin neler olduğu gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden sorulup, buğday ürününün yanında en az bir ürün daha alınıp, bunun da değerlendirme yılında dekar başına ortalama verimi ve üretim gideri ile kg. başına ortalama satış fiyatı esas alınarak hesaplama yapılması gerekirken, yalnızca buğday ürününü değerlendirmeye alan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
2-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.