10. Hukuk Dairesi 2016/15595 E. , 2017/1001 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, 1479 sayılı Kanun kapsamındaki hizmetleri dışlanmak suretiyle yaşlılık aylığı bağlanmasını istemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece verilen 09.05.2014 tarihli karar Dairemizin 09.02.2015 günlü ve 2014/26257 Esas, 2015/1807 Karar Sayılı ilamı ile “davacının, 05.02.2003- 31.08.2004 tarihleri arasında bir taraftan Özel ... Okul ve Ders İşi. Basın Yayın San. Tic. Ltd. Şti.’nde ortaklığı, diğer taraftan da, aynı şirkete ait 1020595 sicil numaralı işyerinden 506 sayılı Yasa kapsamında bildirimlerinin bulunduğu anlaşılmakta olup, bu dönemde, davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olması (5510 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında) yasa gereğidir.
Diğer taraftan, davacının 1479 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanunun 4/b maddeleri kapsamında sigortalılığının tam dayanakları ve bu dönemlerdeki 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanunun 4/a maddesi kapsamında çalıştığı işyerlerinin nereler, işverenlerinin kimler olduğu araştırılıp belirlenmeli, 01.12.2011 tarihinden sonraki sigortalılık süreleri bakımından da 5510 sayılı Yasanın 53"üncü maddesinin ikinci fıkrası dikkate alınmalı, değinilen yasal mevzuat ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, tahsis koşullarının da varlığının araştırılmak suretiyle, sonucuna göre karar verilmesi” gereklerine işaret edilerek incelenmek üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise bozmaya uyulmuş ise de bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mükün değildir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada davacının 1479 sayılı Kanun kapsamındaki hizmetleri dışlanmak suretiyle tahsis talep ettiği hususu dikkate alınmaksızın 05.02.2003-31.08.2004 tarihleri arasında kalan dönemde uyulan bozma ilamına aykırılık teşkil edecek biçimde değerlendirmeye alınması ile, 01.04.2008-15.01.2010 tarihleri arasında 5510 sayılı Yasanın 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının “a” bendi kapsamında geçen bildirimlerin dikkate alınmaması isabetsiz olduğu gibi, tahsis talep tarihi itibari ile değil 17.03.2015 tarihine kadar bildirilmiş olan sürelerin tamamı dikkate alınarak inceleme yapıldığı ve zaten bilirkişi tarafından inceleme tarihi itibari ile yeniden tahsis talebinde bulunulması gerektiğine dair yapılan belirlemeye rağmen mahkemece önceki bozma ilamımız kapsamına göre, davacının sigortalılık sürelerinin net olarak belirlenmeksizin ve tahsis şartları hususunda davacının 05.08.2013 tarihli tahsis talebine göre inceleme yapılması gerekirken, 19.05.2013 tarihinden sonraki hizmetlerinin de dikkate alınması sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.