11. Hukuk Dairesi 2020/4340 E. , 2021/6238 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
VEKİLİ : AV. ...
VEKİLİ : AV. ...
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31.05.2018 tarih ve 2016-775/480 sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 10.10.2019 tarih ve 2018-1325/1294 sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 2006 yılında makine satışı ve satış sonrası servis hizmeti hususunda münhasır bayilik sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin bu anlaşma uyarınca düzenlenmiş olan 27/04/2006 tarihli yetkilendirme belgesi ile davalının Türkiye genel distribütörü olduğunu, taraflar arasındaki ilk sözleşme 2010 yılı sonuna kadar akdedilmiş olsa da müvekkilinin başaralı faaliyetleri nedeniyle 01/09/2011, 07/01/2013 ve 10/02/2014 tarihli yetki belgeleri ile sözleşme süresinin uzatıldığını, ancak davalının sözleşme ilişkisi boyunca özellikle 2013 yılından itibaren başka firmalara da makine göndererek münhasırlık klozunu ihlal ettiğini ve müvekkilinin zarara uğramasına neden olduğunu, daha sonra davalının sadece kendisini koruyan yeni bir sözleşme akdetmek istediğini, ancak müvekkilinin yeni sözleşme taslağını kabul etmediğini, bunun üzerine davalının 18/01/2016 tarihli e-posta ile 31/05/2016 tarihi itibariyle müvekkilinin bayiliğinin sona ereceğini bildirdiğini, ancak davalının sözleşmeyi fesih nedeninin geçerli veya haklı bir neden olmadığını, fesih bildirimi üzerine müvekkilinin zor duruma düştüğünü, ayrıca davalının müvekkili ile olan sözleşmesi sona ermeden müvekkilinin müşterilerine 19/01/2016 tarihinde dava dışı bir firma ile bayilik sözleşmesi akdettiğini bildiren e-postalar göndermeye başladığını, davalının sözleşmeyi haksız feshi nedeniyle müvekkilinin maddi manevi zarara uğradığını ileri sürerek, feshin geçersiz olduğunun tespitine, feshin geçerli olduğu kanaatine varılması halinde haksız fesih nedeniyle uğranılan zararın şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen 09/02/2011 tarihli tahkim anlaşması uyarınca mahkemenin görevsiz olduğunu, tahkim anlaşması mevcut olmasa dahi Türk Mahkemelerinin değil San Marino Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının sözleşmenin feshi nedeniyle haksız rekabet ve tazminat talebiyle müvekkili ile dava dışı firma aleyhine açmış olduğu davadan dolayı derdestlik itirazında bulunduklarını, kaldı ki feshin geçerli ve haklı olduğunu, davacı taleplerinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia,savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 09/02/2011 tarihli sözleşmenin 5.maddesi ile taraflar arasında bu sözleşmeden veya ticari ilişkiden doğan, sözleşmenin geçerliliği, ifası veya feshi ile ilgili herhangi bir ihtilaf halinde tahkime başvurulacağının kabul edildiği, dolayısıyla sözleşmede taraflar arasındaki bayilik ilişkinin tüm kurallarını düzenleyen hükümlerin yer almadığı kabul edilse dahi, tahkim sözleşmesi ayrı bir sözleşme ile dahi yapılabileceğinden ve sözleşmede taraflar arasındaki salt sözleşmeden değil tüm ticari ilişkiden doğan herhangi bir ihtilaf halinde tahkime başvurulacağı kabul edildiğinden davacının tahkim şartının geçerli olmadığı yönündeki itirazlarının haklı görülmediği, yine sözleşmenin baskı ile imzalatıldığı ve tahkim şartının emredici hukuk kurallarına aykırı olduğu yönündeki itirazının da haklı görülmediği, 09/02/2011 tarihli sözleşmenin 5. maddesi, uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi yolundaki taraf iradelerini tereddüte yol açmayacak şekilde içerdiği, tahkim yerinin ve uygulanacak tahkim kurallarının da açıkça düzenlendiği, sözleşmedeki tahkim şartının geçerli olduğu ve bu nedenle mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasında 27.04.2006 yılından itibaren bayilik ilişkisi bulunduğu, davalı tarafça ilişkinin 18.01.2016 tarihli mail ile 31.05.2016 tarihinde feshedildiği, taraflar arasında bayilik ilişkisi devamı sırasında 09.02.2011 tarihli tahkim şartı içerir sözleşme imzalandığı hususlarının ihtilafsız olduğu, taraflar arasında ticari ilişkinin bu sözleşme tarihinden sonra da devam ettiği, davacının feshe kadar sözleşmenin geçersizliğine yönelik itiraz ve dava hakkı kullanmadığı, davacının ticari şirket olup TTK"nın 18/2. maddesi uyarınca basiretli davranma yükümlülüğü altında olmakla, sözleşmenin 4. ve 5. maddelerinin geçersizliği ve baskı ile imzalatıldığı yönündeki istinaf nedeninin yerinde olmadığı, yargılama aşamasında delil olarak Türkçe tercümeleri sunulan 01.09.2011, 07.01.2013 ve 10.02.2014 tarihli yazıların davalının tek yanlı yetkilendirme yazıları niteliğinde olduğu, ayrı birer sözleşme olarak kabulünün mümkün olmadığından ve çerçeve nitelikteki sözleşme hükümleri ve tahkim şartının devam ettiğinin kabulü gerektiği,taraflar arasındaki 09.02.2011 tarihli protokolün 5. maddesiyle, taraflar arasındaki ticari ilişkiden doğan tüm ihtilaflar yönünden tahkim şartı getirildiği, tahkim şartının geçerli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 14,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.