10. Ceza Dairesi 2017/6825 E. , 2017/5386 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı"nın, 13/06/2017 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...’ın mahkûmiyetine ve cezasının ertelenmesine dair kapatılan Fatih 3. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 03/03/2010 tarihli ve 2010/28-301 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 29/06/2017 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
Sanığın 12/11/2009 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı Fatih 3. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 03/03/2010 tarihli ve 2010/28-301 sayılı kararı ile, 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına takdiren yer olmadığına ve aynı Kanun"un 51. maddesi gereğince hükmedilen hapis cezasının ertelenmesine, cezası ertelenen sanığın 3 yıl süreyle denetim altında bulundurulmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesinde cezanın infazının tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması koşuluna bağlanarak özel bir düzenleme öngörülmüş olması karşısında, anılan Kanun’un 51. maddesinde düzenlenen cezanın ertelenmesine ilişkin müessesenin olayda uygulama yeri bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’Un 191. maddesinde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği, bununla birlikte belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi gerektiği, somut olayda Mahkemesince sanık hakkında doğrudan hapis cezası seçeneğinin uygulanmasına ilişkin gerekçe gösterilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir." denilerek, Fatih 3. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 03.03.2010 tarihinde 2010/28 esas ve 2010/301 karar sayı ile verilen kararın bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Hükümden sonra 6545 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen TCK"nın 191. maddesi ile aynı Kanunla 5320 sayılı Kanun"a eklenen ek 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca uyarlama yapılması mümkün görülerek karar tarihi itibari ile inceleme yapılmıştır.
5560 sayılı Kanun ile değişik TCK"nın 191. maddesi uyarınca kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin yapılan yargılama sonucunda, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği, bununla birlikte belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve sanığın davranışlarına dayanması gerekmektedir. Bu nedenle, somut olayda olduğu gibi Mahkemece bu üç seçenekten biri tercih edilip birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunurken gerekçe gösterilmemesi yasaya aykırı olduğundan, (2) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
Ancak, mahkemece dosya kapsamına uygun olarak somut olgulara ve sanığın davranışlarına dayanan, yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK"nın 191/1. maddesi uyarınca doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği cihetle bu durumda hapis cezasının genel hükümlere göre TCK’nın 51. maddesi gereğince ertelenmesine yasal bir engel bulunmamakla birlikte, (2) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görülerek yukarıda belirtilen gerekçe ile hükmün bozulmasına karar verilmiş olduğundan, (1) numaralı kanun yararına bozma talebi konusuz kaldığından inceleme dışı tutulmuştur.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; Fatih 3. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 03/03/2010 tarihli ve 2010/28-301 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 02.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.