3. Hukuk Dairesi 2014/2113 E. , 2014/9447 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BARTIN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2013
NUMARASI : 2013/207-2013/150
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının davacıya yaptıkları sözleşme ile daire sattığını, davacının borcunu ödediğini, davalının dava konusu daireyi başkasına devrettiğini, davacının halen dairede oturduğunu, satın alan kişinin tahliye etmesi için davacıya ihtar çektiğini, bedelin iadesi için icra takibi yapıldığını, itiraz ile durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacının halen dairede oturduğunu, davacının yerinin yanılgı sonucu başkasına satıldığını, satın alan kişiye de dava açıldığını, devrin sağlanacağını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; takibin 45.000,00 TL asıl alacak ve takip tarihinden yasal faiz işletilerek devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
İİK. 67/2.maddesi uyarınca; icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Somut olayda; taraflar arasında düzenlenen 08/11/2009 tarihli zilyedliğin devir senedinde; davalının davacıya davaya konu daireyi 45.000,00 TL karşılığında sattığı, parayı aldığı, zilyedliği devrettiği yeralmaktadır. İcra takibine konu edilen asıl alacak miktarı da 45.000,00 TL olup anılan belgedeki rakam ile uyumludur. Bu durumda, alacağın likit olduğu kabul edilerek, icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece; davacının satın almış olduğu taşınmazı iade etmeden ödediği satış bedeli için faiz talebinde bulunamayacağı, diğer bir deyiş ile taşınmazı satana teslim ettiği tarihten itibaren faiz isteyebileceği değerlendirilmeden takip tarihinden yasal faizi ile birlikte takibin devamına karar verilmesi de isabetli bulunmamıştır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.