Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Davacı, paydaşı olduğu 2234 ada 7 parsel sayılı taşınmaza davalının duvar yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesini istemiştir. Davalı, çekişmeli taşınmazın imar uygulaması sonucu oluştuğunu, duvarı şuyulandırmadan önce yaptığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uygulaması ile oluşan parsele elatma halinde muhtesat bedeli ödenmeksizin elatmanın önlenmesinin istenemeyeceği, davacının bina bedelini ödeme isteği olmadığı gibi davalının da bina bedelini talep etmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli taşınmazın öncesini 108 ada 22 parsel sayılı kadastral parselin teşkil ettiği, anılan parselin paylı mülkiyet üzere olup, taraflar ile birlikte bir çok paydaşının bulunduğu, bilahare imar uygulamasına tabi tutulduğu ve üzerinde davalıya ait duvarların da yer aldığı bölümün 2234 ada 7 nolu imar parseli olarak davacı ve dava dışı kişilere özgülendiği anlaşılmaktadır. Bilindiği ve, 3194 sayılı Yasanın 18. maddesinde düzenlendiği üzere "......hisseli bir veya bir kaç parsel üzerinde kalan yapıların bedellerinin ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şuyuu giderilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur" ancak sözü edilen hükmün uygulanabilmesi için yıkımı istenen muhtesatın yapı niteliğinde bulunması zorunludur. Aynı yasanın 5. maddesinde yapı; "Karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir". Somut olaya gelince, taşkınlığın 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca yapılan imar şuyulandırılması neticesinde oluştuğu tartışmasız olup, bu husus tarafların da kabulündedir. Ancak, çekişme konusu bölümde yeralan davalıya ait olan duvarın 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi kapsamına giren bir yapı durumunda bulunmadığı ve kaim bedel ödenmesine gerek olmadığı açıktır. Hâl böyle olunca, davacının mülkiyet hakkına değer verilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.