11. Hukuk Dairesi 2015/5296 E. , 2016/2412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/02/2015 tarih ve 2012/350-2015/55 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 01.03.2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ..... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın 03.06.2010 tarihinden itibaren yatırım müşterisi olduğunu, müvekkilinin davalı bankadaki yatırım hesabına Ocak/2011 tarihine kadar toplam 550.000,00 TL yatırdığını, bu meblağın davalı banka yatırım uzmanlarının...."da yaptığı ağırlıklı olarak sırf davalı bankaya kurtaj (komisyon) geliri üretmeye yönelik olmak üzere bazen kredili işlemler, bazen de açığa satış işlemleri yapılması sonucu sıfırlandığını, 550.000,00 TL tutarındaki bu paranın eritilmesi ve kaybedilmesi yetmezmiş gibi ilaveten müvekkiline kredili işlemlerden kaynaklanan 15.912,00 TL kredi faizi tahakkuk ettirildiğini, müvekkilinin faiz borcu olarak tahakkuk ettirilen toplam 22.778 TL"yi ihtirazı kayıtla 10.07.2012 tarihinde ödediğini, hisse senedi alım satım emirlerinin davalı bankaca sırf kurtaj geliri elde etmek ve üretmek amacıyla müvekkiline empoze edildiğini, müvekkilinin... piyasası hakkındaki tecrübesizliğinden ve bilgi eksikliğinden istifade eden davalı bankanın kendi lehine toplam 225.000,00 TL kurtaj geliri ürettiğini, bu kalem yönünden şimdilik 2.000 TL talep ettiklerini, kredili alım satım emirleri hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini ve onayının alınmadığını, kredili işlemin yapılması öncesinde ve her defasında işlemin kredili olduğunun belirtilmesi ve hesap sahibinin onayının alınması gerektiğini, müvekkilinin onayı olmadığı halde adına yapılan kredili işlemlerden ötürü ödemek zorunda kaldığı toplam 100.690,00 TL tutarındaki kredi faizinin müvekkiline iadesi gerektiğini, bu kalem yönünden şimdilik 2.000 TL talep ettiklerini, müvekkilinin davalı bankaya açığa satış yapma yetkisi vermediği halde açığa satış işlemi yapıldığını, müvekkilinin açığa satış işlemlerinden kaynaklanan zararının davalı banka tarafından giderilmesi gerektiğini, bu kalem yönünden şimdilik 2.000 TL talep ettiklerini, müvekkilinin yatırım hesabından yapılan kredili satışların hiç birisinin müvekkilinin bilgisi tahtında yapılmadığını ve onayının alınmadığını, bu kalem yönünden şimdilik 2.000 TL talep ettiklerini, davalı bankanın müvekkilinin bilgisizliğinden ve tecrübesizliğinden istifade ederek sırf kurtaj bedeli üretmek
amacıyla yaptığı alım-satımlar yönünden de şimdilik 2.000-TL talep ettiklerini iddia ederek bu miktarların dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 13.10.2014 tarihli dilekçesiyle talebini davalı bankanın müvekkilinin onayı olmaksızın gerçekleştirdiği 01.03.2011 tarihli hisse senedi satışından kaynaklanan 10.000,00 TL, 11.05.2011 tarihli hisse senedi satışından kaynaklanan 4.500,00 TL, 12.05.2011 tarihli hisse senedi satışından kaynaklanan 10.000,00 TL ve davalı bankanın kredili işlem mevzuatına aykırı, hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde ve müvekkilinin aksi yöndeki talimatına rağmen tek taraflı olarak gerçekleştirdiği 27.07.2011-02.08.2011 tarihleri arasındaki hisse senedi satış işlemlerinden kaynaklanan 553.509,09 TL satış bedeli ve komisyon tutarının 02.08.2011 tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsili olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacının talebine konu kurtaj bedeli, açığa satış işlemi, kredili işlemlerin tamamının davacıya gönderilen ‘hesap özetlerinde’ yer aldığını, davacı ile müvekkili arasında imzalanan Menkul Kıymet Kredi Sözleşmesi gereğince dava konusu hisse senedi alım satım işlemlerinin davacı yatırımcının kredili hesabının kullanılarak gerçekleştirilmesinde hukuka aykırılığın bulunmadığını, davacının dava konusu işlemlerde tecrübesiz ve bilgisiz olmadığını, davacıdan tahsil edilen kurtaj bedellerinin 03.06.2010 tarihinde imzalanmış Sermaye Piyasası Araçları Muhafaza İşlemleri Çerçeve Sözleşmesinin 17’nci maddesine uygun olarak tahsil edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, bilirkişiler tarafından düzenlenen tabloda ilk 350 adet alım satım işleminden 205, 349 ve 350’nci sıradaki işlemler hariç olmak üzere diğer tüm işlemlerde müşterinin limit fiyatlı emri ile yerine getirilen işlemin uyumlu olduğunun ve bunlarda bir usulsüzlük bulunmadığının görüldüğü, 205, 349 ve 350’nci sıradaki üç işlemin müşteriden alınan limit fiyatlı emrin hilafına limit fiyatına uyulmaması sonucu davacının toplam 24.500,-TL zarara uğramasına sebebiyet verildiği, bu üç işlemdeki zarar durumu nedeniyle kurtaj iadesini gerektirir bir durumun oluşmadığı, kredi ilişkisi ayrık olmak üzere 351-361 numaralardaki 11 adet toplam 100.000 lot.... hissesinin 27.07.2011-02.08.2011 tarihleri arasında toplam 553.453,82 TL bedelle satışının tamamında davacının emri ve talimatı olmadığı, hatta satılmaması yönünde istemi ve başvurusu bulunduğu, davacının talimatı ve satış emri olmaksızın yapılan ... hissesi satışıyla bağlı ve sorumlu tutulamayacağı, davacının satış tutarı olan 553.453,82 TL ile bu satış işlemleriyle ilgili alınmış kurtaj meblağı olan 55,27 TL olmak üzere toplam 553.509,09 TL tutarındaki kaybının istirdadını davalıdan isteyebileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile 578.009,09 TL"nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davalı bankanın taraflar arasındaki menkul kıymet alım satım sözleşmesine ve mevzuata aykırı işlem yapmasından dolayı davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacının, davalı bankanın.../... Şubesi"yle sermaye piyasası araçları muhafaza işlem çerçeve sözleşmesi, menkul kıymet kredi sözleşmesi ve bunlara bağlı olarak taahütname, rehin muvafakat yazısı ve sermaye piyasası işlemleri risk bildirim formu imzaladığı, dava konusu... hisselerinin 2011 yılı içinde satışlarının yapıldığı hususları uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki çekişme, hesapta bulunan bu hisselerin
davalı tarafından satışının taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve mevzuata uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı taraf, davalı bankaya açığa satış yapma yetkisi verilmediği halde açığa satış işlemi yapıldığını, davalı bankanın kredili işlem mevzuatına aykırı davrandığını iddia etmiştir. Davalı taraf, davacının hesaplarının incelenmesi neticesinde özkaynak oranının kredi teminatını karşılamadığı tespit edilince davacıya 26.07.2011 tarihinde e-posta gönderilerek hesabındaki öz kaynak oranının %50 olacak şekilde arttırılması aksi taktirde menkul kıymet kredi sözleşmesinin 10/4. maddesi hükümlerine istinaden satışının yapılacağının bildirildiğini, davacının yine e-posta ile satışa itiraz ettiğini, verilen sürede özkaynak oranı tamamlanmayınca sözleşme ve mevzuat hükümlerine uygun olarak resen satış yapıldığını savunmuştur. Davalı taraf, savunmasına dayalı olarak taraflar arasındaki sözleşmeleri, telefon görüşme dökümlerini ve e-posta yazışmalarını sunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda “SPK Tebliği uyarınca davalı bankanın davacı adına münhasır ve bağımsız menkul kıymet kredi hesabı açmadığı, davalı bankaca davacının işlemlerinin izlendiği tek hesapta günlük kredi risk miktarlarının belli olmadığı, davacının günlük kredi risk miktarlarından bilgi sahibi olmadığı, kredinin günlük bakiyelerinden haberdar olmadığı, 2011 yılı özkaynak hesaplama tablosuna göre 27.07.2011 tarihinden çok önce örnek kabilinden sayılan 07.02.2011, 20.01.2011, 04.02.2011, 21.02.2011, 06.04.2011, 06.04.2011, 25.07.2011 tarihlerinde olduğu gibi özkaynak oranlarının sürekli olarak %35"in altında bulunduğu, kaynak hesaplama tablosundaki bilgilerden 07.01.2011 tarihinden itibaren olan günlerin çoğunda davalı bankaca davacıya kullandırılan kredi meblağlarının sözleşme ile belirlenmiş olan 500.000 TL"lik kredi limitini sürekli olarak büyük boyutlarda aştığı halde davalının davacıya özkaynak durumu bildirmediği, öz kaynak tamamlama isteminde bulunmadığı, davalının... mevzuatına uymadan kullandırdığı krediden dolayı davacının aksi talimatına rağmen tek taraflı olarak .... hisselerini 27.07.2011-02.08.2011 tarihlerinde resen satarak takas mahsup yapmasının hakkın kötüye kullanılması olacağı” bildirilmiştir. Davalı bankanın dayandığı ..."nun Seri:V, No:65 Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım, Açığa Satış ve Ödünç Alma ve Verme İşlemleri Hakkında Tebliği"nin 17. maddesinde “Müşteri sermaye piyasası araçlarının kredili alımı işleminde, başlangıç asgari %50 oranında özkaynak yatırmak zorundadır. Başlangıçta yatırılacak..., açılan kredi ile satın alınan menkul kıymetlerin cari piyasa değeri kadar nakit veya menkul kıymetin peşin olarak yatırılmasını ifade eder. Kredili sermaye piyasası aracı işlemlerinin devamı süresince özkaynak oranının asgari %35 olması zorunludur” hükmü, “... tamamlama bildirimi” başlıklı 18. maddesinde ise “Aracı kurumlar müşterilerinin kredi hesabındaki özkaynak tutarını, Tebliğin 2 numaralı ekinde yer alan formata uygun olarak her iş günü itibarıyla hesaplamak ve raporlamak zorundadırlar. Sermaye piyasası araçlarının kredili alımı işlemi karşılığı yatırılan özkaynak tutarı, işleme konu kıymetlerin cari değerindeki değişmeler sonucunda gerekli özkaynak tutarının altına düştüğü takdirde, aracı kurumlar eksikliğin tespit edildiği gün itibarıyla, özkaynak oranını 17 inci maddede yer alan başlangıç özkaynak oranına tamamlayacak şekilde nakit ve/veya sermaye piyasası aracı yatırmak üzere müşteriye en seri haberleşme aracı ile yazılıolarak özkaynak tamamlama bildiriminde bulunurlar...., tamamlama bildiriminin müşteriye yapıldığı tarihten itibaren iki iş gününü geçmeyecek şekilde sermaye piyasası araçlarının kredili alımı işlemi çerçeve sözleşmesinde belirlenen süre içerisinde tamamlanmaması halinde, aracı kurum ayrıca bir ihbarname göndermesine gerek kalmaksızın, kredili olarak alınan ve/veya özkaynak olarak verilen sermaye piyasası araçlarını satarak krediyi kapatma yetkisine sahiptir” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda davalı bankaca davacının hesabında özkaynak oranının kredi teminatını karşılamadığı tespit edilince davacıya 26.07.2011 tarihli e-posta gönderilerek hesabındaki öz kaynak oranının %50 olacak şekilde arttırılması aksi taktirde menkul kıymet kredi sözleşmesinin 10/4. maddesi hükümlerine istinaden satış yapılacağı ihtar edildiği halde davacı hesabında gerekli tamamlamayı yapmamış, bilgisi dahilinde olmayan işlemleri onaylamadığını bildirmiştir. Davacının kendisine yapılan bildirimden sonra hesabını tebliğde öngörülen özkaynak oranına tamamlaması halinde hesabındaki.... hisselerinin satılmayacağı açıktır. Davalı bankanın daha önce davacının hesabının özkaynak oranlarının %35"in altında bulunması ve davacıya kullandırılan kredi meblağlarının sözleşme ile belirlenmiş olan 500.000 TL"lik kredi limitini aşmasına rağmen davalı bankanın öz kaynak tamamlama isteminde bulunmayıp sonradan özkaynak oranının yasal orana tamamlanmasını istemesinin taraflar arasındaki sözleşme ve anılan yasal düzenleme karşısında hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirelemeyecektir. Bu itibarla mahkemece davalı bankanın eyleminin taraflar arasındaki sözleşme ve yukarıda anılan ... mevzatı çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.