20. Hukuk Dairesi 2015/4588 E. , 2016/1965 K.
"İçtihat Metni"İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 1562 parsel sayılı taşınmaz, yörede 1976 yılında tapulama çalışmalarında, ... Sulh Hukuk Mahkemesinde davalı olduğundan bahisle malik hanesi açık olarak tespit edilmiş; tutanağı mahkemesine gönderilmiş, hakkında tapu kaydı oluşmamıştır.
Davacı ... ..., 16.03.2010 havale tarihli dava dilekçesi ile, dava konusu 1562 parsel sayılı taşınmazı kırk yılı aşkın süredir zilyetliğinde bulundurduğunu, MK 713. maddesi gereğince yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluştuğu gerekçesiyle dava konusu tapusuz taşınmazın adına tescili isteminde bulunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 15/10/2012 tarihli raporuna ekli haritada gösterilen 1562 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın kişi adına tesciline karar verilmişse de, dosya kapsamından, dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tesbiti yapıldığı, Göynücek Sulh Hukuk Mahkemesinin 1973/30 Esas sayılı dosyasında davalı olduğundan bahisle tutanağın malik hanesinin boş bırakıldığı ve tapulama müdürlüğünce tutanağın tapulama mahkemesine devredildiği anlaşılmaktadır. Tutanak aslı ya da örneği bulunamamış olmakla birlikte, kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte taşınmazın davalı olduğu ve halen tapuda malik hanesinin açık bulunduğu görülmektedir. Hal böyle iken yerel mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, temyiz edenlerin sıfatına bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında gözetilmelidir. 3402 sayılı Kanunun 25, 26 ve 27. maddeleri gereğince kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte davalı olduğu belirlenen taşınmazlarda, taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmesi ile görev kadastro mahkemesine geçtiği gibi, kadastro tesbiti kesinleşmeyen taşınmazlarda, kadastro öncesi nedene dayalı davalarda da görevli mahkeme, kadastro mahkemesidir.
Somut olayda davacının talebi, kadastro sırasında malik hanesi açık bırakılan taşınmazın adına tescili istemine ilişkin olup, dosya kapsamından taşınmazın kadastro sırasında malik hanesinin açık bırakıldığı ve halen tapu kaydında malik hanesi açık bulunduğuna göre, kadastro tesbiti kesinleşmemiş olup görevli mahkeme, kadastro mahkemesidir. Hal böyle olunca, sulh hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilerek, dosya, görevli Kadastro Mahkemesine aktarılmalı, kadastro mahkemesince, çekişmeli taşınmaza komşu tüm parsellerin tapulama kadastro tutanakları ile varsa uygulama kadastrosu tutanakları getirtilerek davaya konu edilmiş olanlar var ise dava dosyaları incelenerek çekişmeli taşınmazın tapulama kadastro tutanağının aslı ya da örneğinin bu dosyalar içerisinde bulunup bulunmadığı araştırılmalı, bulunması halinde dosya içerisine konulmalı; tutanağın aslının bulunamaması halinde, Kadastro Müdürlüğünce tutanağın ihyası sağlanmalı bundan sonra işin esasına girilip 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2. maddesi uyarınca re"sen taşınmazın kimin adına tescil edileceği konusunda araştırma ve inceleme yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılardan ... ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer konuların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/02/2016 günü oy birliği ile karar verildi.