Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/13822
Karar No: 2018/6326
Karar Tarihi: 25.06.2018

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/13822 Esas 2018/6326 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/13822 E.  ,  2018/6326 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; davalı ..."ın davacı ... şirketi nezdinde 12/03/2011/2012 tarihleri arasında ... sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalının can sigortası çerçevesinde ... ilinde bulunan ... Hastanesinde safra kesesi ve göbek fıtığı rahatsızlıkları nedeniyle davacı ... şirketi tarafından 7.382,87 TL ödeme yapıldığını, davacı şirket tarafından yapılan araştırmada davalının ilgili rahatsızlıklarının poliçe öncesindeki rahatsızlıklardan olduğunu, ayrıca davalının poliçenin akdi sırasında beyan etmediği ve poliçe öncesine dayanan rahatsızlıkları nedeni ile "safra kesesi, paranazal sinüs hastalıkları, burun deviasyon, petröz apekste kitle" ile ilgili muafiyet, "diabet, hipertansiyon, vertigo" sağlık riskleri için ek prim istendiğini, ancak davalı tarafından bu talep kabul edilmediğinden 15/12/2011 tarihinde sözleşmenin iptal edildiğini, davalıdan 7.382,87 TL"nin ihtar ile istendiği, ancak davalının bahse konu ücreti ödemediğini, bu nedenle alacağın tahsiline yönelik davalının bulunan taşınır ve taşınmazlarına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, haksız olarak ödenen 7.382,87 TL"nin ödenme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı vekili; davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının prim borcunu düzenli ödediği, can sağlığı sigortası çerçevesinde ... Hastanesinde gördüğü tedavi giderlerine ilişkin olarak davacı ... şirketince talep edilen miktarda ödeme yapıldığı, daha sonra yapılan değerlendirmede davalının geçirdiği operasyonun poliçe öncesindeki rahatsızlıklarından kaynaklandığı kanaatine varılarak bu ödemenin iadesinin istendiği, davalının rahatsızlığının sigorta sözleşme süresi içerisinde tespit edildiği ve tedavisinin yapıldığı, kurumun herhangi bir itiraz olmadan ödemeyi yaptığı, iade isteğinin haksız olduğu, davacının davalının rahatsızlığını önceden bildiği, aradan uzun zaman geçtiği, sigorta sözleşmesinin feshi için gerekli şartların oluşmadığı, fesih için bir aylık hak düşürücü süre bulunduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davalının sigortalı olduğu süre içerisinde yapılan sağlık giderlerinin davacı şirket tarafından karşılandığı, davalının hastalığının sigorta süresi başlangıcından sonraki dönemde olduğu, bu nedenle yapılan tedavi masrafının sigorta poliçesi kapsamında kaldığı, buna ilişkin iade talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, sağlık sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Davalı ... ile davacı ... şirketi arasında önce 12/03/2010-12/03/2011 tarihleri için daha sonra da 12/03/2011-12/03/2012 tarihleri için sağlık sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 29/06/2011 tarihinde davalı sigortalı Acıbadem Hastanesinde göbek fıtığı ve safra kesesi rahatsızlığı nedeniyle ameliyat olmuştur.
    Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6762 sayılı TTK"nın 1290. maddesi( 6102 sayılı TTK 1435,1439 ve 1440. maddeler) her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakta ise de, Yargıtay"ın yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Hatta anılan bu düzenleme, Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi ile sözleşme hükmü halini almıştır.
    Gerek TTK’nın 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı,
    sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, formun doldurulmamış olması sigortalının sağlığına ilişkin konularda sigortacıya bildirimde bulunma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
    Gerek TTK"nun 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
    Davacı ... şirketi vekili; davalı sigortalının ameliyatına sebep olan hastalıklarının poliçenin düzenlenmesinden önce mevcut olduğunu ve sigortalı tarafından bilinmesine rağmen poliçe düzenlenmesi sırasında bildirilmediğini ve poliçe öncesine dayanan rahatsızlıkları nedeni ile "safra kesesi, paranazal sinüs hastalıkları, burun deviasyon, petröz apekste kitle" ile ilgili muafiyet, "diabet, hipertansiyon, vertigo" sağlık riskleri için ek prim istendiğini, ancak davalı tarafından bu talep kabul edilmediğinden 15/12/2011 tarihinde sözleşmenin iptal edildiğini belirterek haksız olarak ödenen 7.382,87 TL"nin ödenme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından, davalının sigortalı olduğu süre içerisinde yapılan sağlık giderlerinin davacı şirket tarafından karşılandığı, davalının hastalığının hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre sigorta süresi başlangıcından sonraki dönemde olduğu, bu nedenle yapılan tedavi masrafının sigorta poliçesi kapsamında kaldığı, buna ilişkin iade talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
    Davalı sigortalı ile davacı ... arasında sağlık sigortası poliçesinin ilk düzenlendiği tarih 12/03/2010-12/03/2011 dönemini kapsayan poliçedir. Bu poliçenin bitiminden sonra yenilenen ikinci poliçe ise; 12/03/2011-12/03/2012 dönemini kapsamaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; Safra kesesi taşı ve poliplerinin ne zaman başladığını bilmenin mümkün olmadığı, Çoğunluğunun hastada yakınmaya yol açmadığı, ayrıca tetkik edilirken taş ile polipi de birbirinden ayırt etmenin çok zor
    olduğu, Safra kesesi taşlarının 05/09/2009 tarihinden beri biliniyor olmakla birlikte asıl tedavi gerektiren safra kesesi poliplerinin ilk kez 20/05/2010 da saptandığı tespit edilmiştir. Davalı sigortalı tarafından ise yenilenen poliçenin düzenlenmesi sırasında mevcut hastalıkları bildirilmemiştir.
    TTK"nun 1290. maddesindeki,sigorta ettirenin tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğu yönündeki düzenleme; davalı sigortalının, yenilenen poliçe düzenlenmeden önce var olan hastalıklarını davacı ... şirketine bildirmemesi gözetildiğinde; davalı sigortalının, sigortacı için önemli sayılabilecek bir husus hakkında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığının kabulü gerekir.
    Bu durumda mahkemece, davacılar murisinin sigortacı için önemli sayılabilecek bir hususu ona bildirmeyip, TTK"nun 1290. maddesindeki doğru beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı göz önünde bulundurularak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi