10. Hukuk Dairesi 2016/14532 E. , 2017/918 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, yersiz ödenen aylıkların tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalıya, yaşamını yitiren sigortalı üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla aylık bağlandığı, ancak boşandığı eşiyle talep konusu dönemde fiilen birlikte yaşadığının belirlenmesi üzerine, davacı Kurumca talep konusu dönemde yersiz olarak ödenen aylıkların ödenmesi için davalıya tebligat yapılmıştır.Kurum alacağının idari yollarla tahsil edilememesi üzerine eldeki dava açılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinin Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi"ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvuru, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanun"un 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56"ncı maddede, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Bu tür davalarada davacının boşandığı eşi ile eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada,
özellikle, Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, eşlerin boşanma sebebi, boşanma ilamında velayet, çocukla kişisel ilişki, nafaka, tazminat hükümleri varsa nasıl yerine getirildikleri belirlenmeli, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yeri saptanmalı, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Kolluk araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, Kurum işlemine dayanak tutanakları tutan görevliler dinlenilmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Somut olayda; mahkemece, dosyadaki kayıt ve belgeler değerlendirilmek suretiyle” davalının ve boşandığı eşinin nüfus kayıtları, yerleşim yeri adresleri, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığından davalının ve boşandığı eşinin boşanma tarihinden sonra hangi sandıkta oy kullandıkları, davalı ve dava dışı eş adına kayıtlı elektrik, telefon, su aboneliklerinin varlığı yanı sıra dava dilekçesi ekinde bulunan kontrol memurlarınca düzenlenen rapor, davalı ve eşinin boşandığı yerde görevli kamu görevlileri ile muhtar ve azalarının mahkememizce alınan beyanları ve kolluk marifetiyle yapılan araştırma ve dinlenen tanıkların beyanlarında birlikte yaşama olgusunun doğrulanmadığı, küçük bir yerleşim yerinde karı koca olarak biliniyor olmanın birlikte yaşama olgusunun ispatı için yeterli olmadığı, davalı ve dava dışı boşandığı eşinin boşanmadan sonra aynı çatı altında fiilen birlikte yaşadıkları kesin bir şekilde ispat edilemediği kanaatine varılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.”şeklinde gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden;dava öncesinde, Kurum denetmeni tarafından beyanı alınan Muharremler Köyü muhtarı “2005 yılı veya daha öncesinde davalı ve boşanmış olduğu eşinin ... iline taşındıklarını, köye beraber gidip geldiklerini, birlikte yaşadıklarını, boşandıklarını kendilerine yeniden nikah için geldiklerinde anladığını, herkesin kendilerini karı koca bildiği “şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı asil de, Kurum denetmeni tarafından alınan 22.10.2014 tarihli beyanında, boşandığı eşi ile boşandıktan sonra birlikte yaşadığını kabul etmiştir.
Mahkemece, Nüfus müdürlüğünden, davacı ve boşanmış olduğu eşine ait adresler temin edilmiştir. Uyuşmazlık konusu dönemde, davalının ikameti olarak tespit edilen adreslerden, ... adresinde kolluk vasıtasıyla araştırma yapılmış, araştırmaya ilişkin kolluk cevabi yazısında, şahısların adreslerinin ... olması sebebiyle birlikte yaşayıp yaşamadıklarının tespitinin yapılamadığı belirtilmiştir.
Davalı, mahkemeye verdiği 05.11.2015 tarihli dilekçesinde, ..."a yerleştiklerinde, kendisinin ...’ın evine, boşanmış olduğu eşinin de...’ın evine yerleştiğini belirtmiştir. Mahkemece, ... Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, ... ve...’ların adreslerinin tespiti talep edilmiştir. Emniyet Müdürlüğü cevabi yazısında,...’ın; ... ...’ın; ... adresleri olduğu belirtilmiştir. Davalının tespit edilen adresleri içinde,...’a ait adres bulunmamaktadır. Davalı ve boşanmış olduğu eşinin, uyuşmazlık konusu dönem olan 22.10.2008-01.05.2011 tarihlerinde, nüfus adres kayıt sitemindeki tespit edilen adreslerine göre ortak adreste ikamet ettikleri anlaşılmaktadır. Tespit edilen diğer adreslerde, kimin ikamet ettiği, davalı ve boşanmış olduğu eşinin bu adreslerde ikamet edip etmedikleri, birlikte yaşayıp yaşamadıkları hususunda araştırma yapılmamıştır.
Tespit edilen adreslerde, komşu, kapıcı ve yönetici gibi kişiler tespit edilerek dinlenmeli, Kurum denetmeni tarafından beyanı alınan kişilerin, imzaları alınmak suretiyle tutanak düzenlenip düzenlenmediği araştırılmalı, Kurumdan celp edilmeli, 5510 Sayılı Kanunun 59. maddesi irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.