Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/1276
Karar No: 2014/9361
Karar Tarihi: 11.06.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/1276 Esas 2014/9361 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/1276 E.  ,  2014/9361 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 01/10/2013
    NUMARASI : 2005/723-2013/387

    Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı vekili dava dilekçesinde; Şanlıurfa Merkez-S.. Köyü B.. T.. Mezrasında İl Özel idaresine bağlı olan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü ile Tedaş Müessese Müdürlüğünün sorumluluğunda olan orta gerilim enerji nakil hattının müvekkili olan H.. G.."a ait 132 parsel nolu tarım arazisinden geçtiğini, söz konusu enerji nakil hattından sorumlu olan il Özel idaresi ile Tedaş Müessese Müdürlüğünün gerekli olan bakım ve onarımı yapmadığı ve tellerin yere olan yüksekliğinin gereken standartlarda olmadığı için yere 2-3 metre yaklaşmasından dolayı olay meydana geldiğini, 08.06.2005 tarihinde M. S.. İ.. "e ait 63 ... 974 plaka sayılı mercimek sapı yüklü F... marka kamyonun tellerin altından geçerken elektrik tellerinin, nizami olarak yüklenmiş bir aracın çarpabileceği şekilde alçak oluşu nedeniyle kamyonda bulunan mercimek ile kamyon üzerinde bulunan 11 yaşında olan G.. G.. "ın elektrik tellerine temas ettiğini, oluşan yangın sonucu olayın meydana geldiğini, kamyonun alev aldığını, çıkan yangın neticesinde müvekkiline ait olan 45 dönümlük buğday tarlasının tamamen yandığını, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile davanın kabulüne, 6.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraftan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen 2008/550 Esas nolu dosyada; davacı vekili davalı Tedaş Müessese Müdürlüğüne karşı açmış olduğu davanın dava dilekçesinde; tarladan mercimek taşıyan kamyonun tellerin altından geçerken tellere temas etmesi neticesinde tamamen yandığını, meydana gelen olayla ilgili olarak Şanlıurfa SHM"nin 2005/107 D.iş nolu dosyası ile tespit yaptırılmış olup, alınan bilirkişi raporunda tellerin yere 2-3 metre yaklaşmış olmasından dolayı olayın meydana geldiğinin belirtildiğini, meydana gelen olayda kamyonun tamamen yanmış olup, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile davanın kabulü ile olay tarihinden itibaren yanan kamyonun bedeli ile ortalama günlük kazancının hesaplanarak şimdilik 4.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı TEDAŞ"tan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen 2005/793 esas sayılı dosyasında davacılar G.. G.. , A.. G.. , H.. G.. , M.. G.. t, M.. G.. , A.. G.. H.. G.. ve S.. G.. tarafından açılan dava dilekçesinde; aynı olaya ilişkin olarak olayda yaralanan G.. G.. "ın vücudunun büyük ölçüde yandığı ve hayati tehlike geçirdiği, olay sonrası durumundan dolayı ömür boyu acı ve ızdırap çekeceği hem bedensel hem de ruhsal anlamda büyük bir çöküş yaşadığı ileride yaşayacağı hayatında yanıklardan dolayı acı ve elem duyup eksiklik hissedeceğini, ayrıca ailesinin hastane, ilaç, yol gibi çeşitli masraflar yapması ile maddi anlamda kayıplarının olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile davacıların her biri için 800,00 TL olmak üzere 6.400,00 TL maddi (ıslah ile 36000,00 TL), anne ve babanın her biri için 10.000,00 TL kardeşleri için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 45.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı TEDAŞ"tan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen Şanlıurfa 3. ASHM"nin 2009/1021 esas sayılı dava dosyasında ise, aynı olay nedeniyle davalı İl Özel İdaresine karşı açılan davada 2.000,00 TL maddi (ıslah ile 48 000,00 TL), 130.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 132.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş olup, yapılan yargılaması sonucunda dosyaların 2005/723 esas sayılı dava dosyasi ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, A) Mahkememizin 2005/723 esas sayılı dava dosyasında;
    1.Davacının davalı Şanlıurfa İl Özel idaresine karşı açılan davanın KISMEN KABULU ile talep miktarı ve kusur durumuda dikkate alınarak 4.800,00 TL (buğday zararı) tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı İl Özel İdaresinden alınarak davacı H.. G.."a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine;
    2- Davacının davalı Dedaş A.Ş aleyhine açılan davanın reddine,
    B) Birleşen 2008/550 esas nolu dosyasında;
    C) Birleşen 2005/793 esas sayılı dava dosyasında;
    Davacının Dicle Elektrik aleyhine açılan (maddi ve manevi tazminat) davasının reddine,
    D)Birleşen Şanlıurfa 3.ASHM"nin 2009/1021 esas nolu dosyasında;
    1) Davacıların davalı Şanlıurfa İl Özel İdaresine karşı açtıklarının maddi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile talep miktarı, ıslah ve kusur durumu dikkate alınarak 44.112,00 TL maddi tazminatın (08/06/2005) olay tarihinden itabaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı İl Özel İdaresindenden alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
    2) Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı G.. G.. için takdiren 20.000,00 TL, davacı A.. G.. için 5.000,00 TL, H.. G.. için 5.000,00 TL, M.. G.. için 500,00 TL M.. G.. için 500,00 TL, A.. G.. için 500,00 TL, H.. G.. için 500,00 TL ve s.. G.. için 500,00 TL olmak üzere toplam 32,500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı İl Özel İdaresinden alınarak davacılara verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm, davalı ve davacı vekili tarafından (sadece manevi tazminatın düşük olduğu nedeniyle) temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Ancak, davacının manevi tazminata ilişkin temyiz itirazları yönünden;
    Borçlar Kanunu’nun 47.maddesi (TBK.56.m.) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
    Bu ilkeler gözetildiğinde davacı G.. için hükmedilen 20.000,00 TL manevi tazminat miktarı düşük olup bozmayı gerektirmiştir.
    Bundan ayrı olarakta; davalıların sorumluluğu yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ve aralarındaki münasebette ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Müteselsil borçluluk niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan herbirinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk türü olup, borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde, evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu taktirde bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçluların da alacaklı karşısında, alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (B.K. 145/1.md.) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir. (B.K. 146/1. md.) Bu şekilde belirlenen hak, o borçlunun rücu hakkıdır. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe ya da aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de, kesinleşme sorumluluk davasına ilişkin olup, ardından görülecek rücu davası yönünden, yani borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmez.
    Bilirkişilik müessesesi, hakime, önüne gelen bir ihtilâfı çözmek gerekli olan özel ve teknik bilgiyi sağlamak amacı ile ortaya çıkmıştır. Yoksa bilirkişi raporunun sonucu davayı sona erdirecek nitelikte bir karar değildir. Uyuşmazlığı çözen kararı verme yetkisi sadece hakime aittir.
    Şu durumda bir davadaki bilirkişi raporunun aynı (veya çok benzer) vakıaya (olaya) dayanarak açılan ve fakat tarafları (özellikle taraflarından biri) farklı olan ikinci davada (veya sebepleri ve konusu farklı olan ikinci davada) bağlayıcı (kesin) etkisi olacağı düşünülemez. Çünkü, bilirkişi raporu yasal olarak takdiri delil niteliğindedir. Birinci davadaki bilirkişi raporunun ikinci davada bağlayıcı nitelikte olduğunu söylemek, bilirkişi raporunun takdiri delil olması ilkesi ile bağdaşmaz.
    Başka bir ifade ile bir davada verilen hüküm, o davada karşılıklı taraf (davacı ve davalı) durumunda olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder (HUMK.m.237-HMK.m.303) Buna karşılık, yeni (ikinci) davanın tarafları, birinci davada karşılıklı taraf olarak değil, bir tarafta (somut olayda davalı tarafta) dava arkadaşı olanların birbirlerine karşı açtıkları (ikinci) davada (örn. Rücu davası) kesin hüküm teşkil etmez. Bu nedenle de birinci davada alınmış olan bilirkişi raporu o davada aynı tarafta dava arkadaşı durumunda bulunan tarafların birbirleri aleyhine açtıkları rücu davasında kesin hüküm teşkil etmez (Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü-sf.1938 vd.).
    Yukarıdaki açıklamalar gözönüne alınarak somut olaya bakıldığında; mahkemece alınan her üç raporda da davalılardan TEDAŞ"ın kusursuz olduğu belirlenmiştir. Mahkemece de bu rapor dayanak alınarak bu davalı yönünden dava ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
    Enerji nakil hattının sahibi bulunan davalı İl Özel İdaresi, tehlike arzeden bu yapı eserinin fena yapılmasından, bakımı ve işletilmesindeki eksiklerden BK"nun 58.maddesi (TBK.69. m.) uyarınca sorumludur. Bu sorumluluk hukuki niteliği itibariyle kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluktur. Somut olayda yangın davalıya ait enerji nakil hattından kaynaklandığına göre davalı kusursuz olarak sorumlu bulunmaktadır. Ancak, mahkemece, İl Özel İdaresi - TEDAŞ arasında yapılan devir sözleşmesi hükümlerine göre nakil hatttına ilişkin özen ve bakım yükümlülüğünün kimde olduğu hususu araştırılmamıştır.
    Her ne kadar hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmekte ise de davacı vekili maddi tazminat yönünden kararın onanmasını istemiş olup temyiz eden aleyhine olacağı gerekçesi ve ilerki rücu davasında çözümünün mümkün olması nedeniyle açıklanan hususlar bozma nedeni yapılmamıştır.
    Öyle ise mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre olay tarihi, oluş şekli ve davacının sabit eser kalacak şekilde yaralanması gözetilerek uygun miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu düşük miktarda manevi tazminata karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi