20. Hukuk Dairesi 2019/1014 E. , 2019/2658 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 16/04/2019 günü için yapılan tebligat üzerine, davacı asillerden ... ile davacılar vekili Av. ... ve karşı taraftan davalı Hazine vekili Av.... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 25/09/2014 günü harçlandırdığı dava dilekçesi ile davacılara ait ..., ... 508 parsel sayılı taşınmazın, Hazine tarafından açılan dava sonucunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/270 E. - 1977/870 K. sayılı kararı ile tapu kaydının iptaline ve tescil harici bırakılmasına karar verildiğini, daha sonra taşınmazın zeytinlik niteliğiyle 28/07/2000 tarihinde Hazine adına tescil edildiğini belirterek, 6292 sayılı Kanunun 7/4. maddesine göre hesaplanacak rayiç bedel üzerinden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.000.000.-TL"nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği 15/11/1978 ve Hazine adına tekrar tescil edildiği 28/07/2000 tarihi itibarıyla zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 24/01/2017 tarih ve 2016/12933 E. - 2017/378 K. sayılı kararı ile bozma kararı verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...mahkemece, davanın TMK"nın 1007. maddesine göre tazminat davası olduğu kabul edilerek, 10 yıllık zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın 1960 yılında yapılan kadastro sırasında belgesizden, 508 parsel numarası ile 27.500 m² yüzölçümüyle zeytinlik ve tarla niteliğiyle gerçek kişi adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra Hazine tarafından, davacıların miras bırakanı olan tespit malikleri aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının sonucunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/270 E. - 1977/870 K. sayılı kararıyla, taşınmazın tapu kaydının iptaline ve tescil harici bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın 15/11/1978 tarihinde kesinleştiği, daha sonra 28/07/2000 tarihinde 28061 m² yüzölçümüyle ve yine zeytinlik ve tarla niteliğiyle, Hazine adına 102 ada 14 parsel sayılı taşınmazın oluşturulduğu, tapu kaydının iktisap sebebinde "Kayıt dışı kalmış yerlerin tescili" ibaresinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada çekişmeli taşınmazın ... kadastro ve 2/B uygulamaları ile ilişkisini gösteren bir tahdit krokisi bulunmamakla birlikte, davacılar dosyanın tüm aşamalarında 19/04/2012 gün ve 6292 sayılı "... Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına ... Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanuna dayanmışlar, bu Kanunun 7. maddesine göre idareye süresi içinde iade talebinde bulunduklarını, taleplerinin 11/08/2014 tarihinde gerekçesiz olarak reddedildiğini bildirmişlerdir.
Dava dilekçesinde ileri sürülen hususların hukukî nitelendirilmesi mahkemeye aittir. Mahkemece davanın nitelendirilmesinde hataya düşülerek, TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararların karşılanması amacını güden Devletin tazmini sorumluğundan kaynaklandığı ve davada zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu nedenle, mahkemece 6292 sayılı Kanuna göre inceleme yapılmak üzere davanın esasına girilmesi ve buna göre deliller toplanarak, Kanunun 7. maddede düzenlenen koşulların bulunup bulunmadığı tartışılarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu, tapudan gelen cevabî yazılar sonucunda, taşınmazın söz konusu kanun kapsamında olmadığı anlaşılmış olup ispat yükü kendisinde olan davacılarca dava ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6292 sayılı Kanunun 7/4. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma kararına uyularak karar verilmişse de bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki bozma kararında; mahkemece davanın yanlış nitelendirildiği, dava dilekçesi ve davacı taleplerine bakıldığında davanın kaynağının 6292 sayılı Kanuna dayandığı, bu sebeple mahkemece 6292 sayılı Kanuna göre inceleme yapılmak üzere davanın esasına girilmesi ve buna göre deliller toplanarak, Kanunun 7. maddede düzenlenen koşulların bulunup bulunmadığı tartışılarak karar verilmesi gereğine değinildiği halde, mahkemece taşınmazın bulunduğu yere ilişkin ... tahdit tutanakları, haritası getirilmek ve keşifte uygulanmak sureti ile taşınmazın ... alanında kalıp kalmadığı, daha sonra ... vasfını yitirmek sureti ile Hazine adına ... sınırları dışına çıkarılıp çıkarılmadığı araştırılmamış eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur.
Bu sebeple mahkemece taşınmazın bulunduğu yörede yapılmışsa ... tahdidi, aplikasyon, 2 veya 2/B çalışmalarına ilişkin çalışma ve askı tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri ... sınır noktaları ile birlikte gösterir ... tahdit haritaları dosya arasına alınmalı, daha önce keşfe katılmamış fen, ... ve ziraat bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak taşınmazın tahdit haritasındaki yeri belirlenmeli, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinde düzenlenen koşulları sağlayıp sağlamadığı tartışılmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca; davacı vekili tarafından 6292 sayılı Kanunun 9/5. maddesi gereği dava reddedilse dahi aleyhlerine vekalet ücreti takdirinin doğru olmadığı ileri sürülmüş olup, kanunun bu maddesinin somut olaya uygulanıp uygulanmayacağı bozma gerekleri yerine getirildikten sonra ortaya çıkacak duruma göre değerlendirilmelidir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2.037,00.-TL vekalet ücretinin davalı Hazineden alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacılara verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.