11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/4239 Karar No: 2017/7156 Karar Tarihi: 25.10.2017
Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/4239 Esas 2017/7156 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanığın, sahte bir senedi borcuna karşılık katılana vermek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı ve mahkum edildiği belirtilmektedir. Sanık, savunmasında senedi şirket yetkilisi olarak tanıttığı yeğeninin düzenlediğini ve senetteki imzanın şirket tarafından onaylandığını ileri sürmüştür. Ancak mahkeme, sanığın hukuki durumunun tespiti için daha detaylı bir inceleme yapılması gerektiği sonucuna vararak kararı bozmuştur. TCK'nın 51. maddesinin 7. fıkrasına aykırı şekilde karar verilmesi nedeniyle de hüküm bozulmuştur. Detaylı inceleme yapılarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise TCK'nın 51. maddesi ve 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi olarak belirtilmiştir.
11. Ceza Dairesi 2017/4239 E. , 2017/7156 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet
1)Sanığın .... San. Tic. ve Ltd. Şti. aleyhine sahte olarak düzenlediği bonoyu borcuna karşılık katılana vermek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda, sanığın, arkadaşı olan katılana yardımcı olmak amacı ile .... şirketinin sahibi olan abisi ve şirket yetkilisi olduğunu söylediği yeğeni....."i aradığını, senedin tahsil amaçlı değil ise şirketleri adına bir senet düzenleyip verebileceklerini söylemeleri üzerine senette kendisini alacaklı ..... San. Tic. Ltd. Şti"ni de borçlu göstererek tanzim tarihi boş olarak senedi verdiğini savunması, katılanın da şirkete tebligat yapılmadığını söylediği dolayısıyla şirket tarafından senetteki imzalara da itirazın bulunmaması karşısında; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında ve 25/05/2004 tarih, 2004/6-93 E., 2004/126 K. nolu içtihadında da belirtildiği üzere; gerek öğretide, gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda, belgelerde sahtecilik suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmelidir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan veya onun yerine imza atan failde mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Bu açıklamalar ve sanığın savunması ışığında gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde tespiti bakımından; şirket yetkilisi olduğu belirlenmesi halinde sanığın yeğeni ...."in; yetkili değil ise .... yetkililerinin dinlenmesi, senetteki düzenleme tarihinin sanığın veya katılanın eli ürünü olup olmadığı ile belge üzerine sonradan yazılıp yazılmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonradan yazıldığının tespiti halinde sanığın eyleminin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı da nazara alınarak, toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 2) Kabule göre de; TCK"nın 51. maddesinin 7. fıkrasına aykırı şekilde "sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın tamamen infaz kurumunda çektirilmesine" karar verilmesi ve uygulama maddesinin gösterilmemesi, Yasaya aykırı, katılan ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kazanılmış hakların saklı tutulmasına 25.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.