22. Hukuk Dairesi 2017/16006 E. , 2018/23632 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde ortopedi ve travmatoloji uzmanı doktor olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında iş sözleşmesinin işverence feshinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı ve buna göre davacının kıdem tazminatı ile ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 396. maddesinde işçinin sadakat borcu düzenlenmiş olup, buna göre “işçi, yüklendiği işi özenle yapmak ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmak zorundadır” (m.396/1).
Aynı maddenin 3. fıkrasına göre, işçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez.
Somut uyuşmazlıkta, davalıya ait hastanede doktor olarak görev yapan davacı iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürmüş, davalı işveren ise davacının iş sözleşmesinin işverene ait hastaneyi kötüleyip yeni kurulmakta olan bir başka hastaneyi övdüğü ve çalışma arkadaşlarını o hastanede çalışmaya özendirdiği gerekçesiyle feshedildiğini, davacının davranışının doğruluk ve bağlılık ile bağdaşmaması sebebiyle feshin haklı bir sebebe dayandığını savunmuştur. Mahkemece, “davacının davalı işyerinde çalışan bazı çalışanları gideceği hastaneye gitmeleri yönünde telkinde bulunduğu yönünde tam bir delil elde edilememiş ise de, taraflar arası güven ortamının kayıp olduğu davacıdan sonra bir kısım çalışanların davalıya aynı hastaneye geçtiği günümüzde özel hastaneler arasında ciddi bir rekabet olduğu ve güven ortamının kayıp olması gözetilerek davalının davacı ile birlikte çalışmamasının haklı ve geçerli olduğu, davacının eylemleri ve söylemleri ile bu haklı ve geçerli sebeplerle doğrulandığı” gerekçesiyle işverenin iş sözleşmesini usulüne uygun haklı ve geçerli sebeple feshettiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı işveren 28/08/2012 tarihli fesih yazısında “davacının ... Hastanesini kötüleyici ve ..."da yeni hizmete girecek olan ... Hastanesini özendirici beyanlarda bulunarak hastane personelinin ... Hastanesine transferleri hususunda doğruluk ve bağlılığa uymayan, ahlak ve iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayan davranış ve telkinlerde bulunduğu, bu konudaki savunmasının dikkate alınmadığı, ahlak ve iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayan, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışı sebebiyle nedeni ile hizmet akdinin feshedildiğini” bildirmiştir. Davacı işveren savunmasında kendisine isnat edilen fiilleri inkar etmiştir. Yargılama sırasında dinlenen tanıkların, davacının davalı işverene ait hastaneyi kötülediğine yönelik somut bir beyanı olmamıştır. Zira bu husus mahkemenin gerekçeli kararında da açıkça ifade edilmesine rağmen, taraflar arasındaki güven ortamının bozulması sebebiyle feshin haklı ve geçerli olduğuna karar verilmiştir. Ne var ki, davalı tanıklardan Mürüvet, davacıdan diğer hastaneyi öven ve mevcut hastaneyi kötüleyen sözler duymadığını beyan etmekle birlikte, İnsan Kaynaklarında görevli ... isimli kişi ile doğum servisinde görevli ... isimli kişilerin kendisine, davacının kendilerini diğer hastaneye götürmek istediğini beyan ettiklerini ifade etmiştir. Ne var ki, tanığın anlatımında adı geçen ... ile ... isimli kişiler mahkemece tanık sıfatı ile dinlenmiş olup, bu tanıkların tanık ...’in anlatımını doğrulayacak yönde beyanları bulunmamaktadır. Diğer davalı tanığı ..., davacının davalı hastaneyi eleştirmesi sebebiyle bu konuda tutanak tutulduğunu ifade etmesine rağmen, davacının hangi somut sözleri ile işvereni eleştirdiğini bildirmemiştir. Bu itibarla somut olay yönünden, davacının davalı işverene ait hastaneyi kötüleyip diğer hastaneyi övme ve çalışanları özendirme şeklindeki davranışının kesin ve şüpheden uzak biçimde ispat edildiğinden söz edilemez. Bu husus mahkemece de kabul edilmesine rağmen, iş sözleşmesinin feshinin haklı bir sebebe dayandığı sonucuna varılması isabetli değildir. Her ne kadar davalı tanığı Yıldırım beyanında, davacının diğer hastaneye gittikten sonra birçok personeli yanında götürdüğünü transfer teklif ettiğini beyan etmiş ise de, somut olayda davacının iş sözleşmesinin işverence feshedildiği, tanığın anlatımının fesih tarihinden sonraki sürece ilişkin olduğu açıktır. Davacının iş sözleşmesinin işverence feshine kadar geçen süre içinde, doğuruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan, taraflar arasındaki güven ilişkisinin temelinden çökmesine sebep olacak nitelikteki söz veya davranışları işverence kesin biçimde ispatlanamadığı halde, mahkemece hatalı hukuki değerlendirme yapılarak işveren feshinin haklı sebebe dayandığı sonucuna varılması yerinde değildir. Davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı talebinin kabulü gerekirken, yazılı şekilde anılan taleplerin reddine karar verilmesi bozma sebebidir,
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06/11/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.