14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/3953 Karar No: 2016/7232 Karar Tarihi: 21.09.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/3953 Esas 2016/7232 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/3953 E. , 2016/7232 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVALILAR : ...
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.03.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin 13739 ada 2 parsel sayılı taşınmazda 7/332 hisse maliki olduğunu, dava dışı diğer paydaşlar tarafından 24.05.2012, 05.07.2012 ve 24.09.2012 tarihli satış sözleşmeleri ile davalılara pay temliki yapıldığını ancak söz konusu satışlara ilişkin müvekkiline herhangi bir bildirimde bulunulmadığını ileri sürerek önalım hakkı nedeniyle tapuda davalılar adına kayıtlı hisselerin iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir. Davalılar vekili, davacının kendi hissesini satış vaadi sözleşmesi yapmak suretiyle üçüncü bir şahsa satmayı vaad ve taahhüt ettiğini, bu nedenle önalım hakkından feragat etmiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının noterde yaptığı satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazdaki payını üçüncü kişiye devretmeyi kabul etmiş olup eldeki dava ile önalım hakkını kullanmak istemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. ...
Somut olaya gelince, davalı vekili davacının dava konusu taşınmazdaki payını 13.02.2013 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile üçüncü bir şahsa sattığını, bu sebeple önalım hakkının kullanamayacağını ileri sürmüştür. Mahkemece de sözü geçen satış vaadi sözleşmesi ile kendi payını dava dışı üçüncü kişiye satmayı vaat eden davacının TMK"nın 2. maddesi gereğince iyiniyetli sayılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 13.02.2013 tarihli satış vaadi sözleşmesi uyarınca davacı ..."ın dava konusu taşınmazdaki payını dava dışı .... satmayı vaat ettiği anlaşılmakla birlikte, önalım hakkı tapuda yapılan resmi satış senedi ile kullanılabilir hale geleceğinden ve ortada yasal şekilde önalım hakkından vazgeçme söz konusu olmadığından anılan satış vaadi sözleşmesinin varlığı kullanılabilir hale gelmiş önalım hakkını bertaraf etmez ve davacının kötü niyetli olduğunu göstermez. Bu itibarla davacının yasal önalım hakkını kullanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.09.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi. (Muhalif)
KARŞI OY Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşündeyim, çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.