Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8570
Karar No: 2016/2363
Karar Tarihi: 03.03.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/8570 Esas 2016/2363 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2015/8570 E.  ,  2016/2363 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen davada.... Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 14/11/2012 gün ve 2007/63 - 2012/521 sayılı kararı onayan Daire"nin 17/04/2014 gün ve 2013/16525 - 2014/7614 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı vekili,... İli, ...... elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticaretiyle görevlendirilen... ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında 24.11.1989 tarihinde "..... Görev Şirketi Sözleşmesi", mülga... Genel Müdürlüğü ile 30.03.1990 tarihinde "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi" ve 01.07.1990 tarihinde ise İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin eki olan "Enerji Satış Anlaşması"nın imzalandığını ve 01.09.1990 tarihinde davalı şirkete fiili devir yapıldığını, daha sonra... ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında 02.12.1997 tarihinde "... İli ...... Elektrik Dağıtımı ve Ticareti Hizmetlerinin Yapılması İçin Görev Verilmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi", davalı şirketle .... arasında 04.05.1995 tarihinde "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi" ve yine aynı şirketle ... arasında 04.10.1995 tarihinde "... Satış Anlaşması"nın imzalandığını, Bakanlar Kurulu Kararı ile ... ile görevli şirketler arasında elektrik enerjisi almak ve satmak üzere akdedilen anlaşmaların muhatabının ... olduğuna karar verildiğini, yine Bakanlar Kurulu"nun 02.03.2001 tarihli kararı ile ... Genel Müdürlüğünün "...", "...." ve "..." unvanlı üç ayrı iktisadi devlet teşekkülü şeklinde teşkilatlandırılmasına karar verildiğini, davacı ... tarafından, anılan imtiyaz sözleşmesine dayalı olarak yapılan... Anlaşması"nın da yürütülmesinin sağlandığını, Elektrik Mühendisleri Odası"nın açtığı dava neticesinde...10. Daire Başkanlığı"nın 27.03.2002 tarih ve 2002/855 Karar sayılı kararı ile imtiyaz sözleşmesinin iptal edildiğini, mülga ... Genel Müdürlüğü tarafından İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"nin 27. maddesi gereğince 1998-2001 yıllarına ilişkin geçici mahsuplaşma işleminin Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından incelendiğini, raporda yapılan tespitler nedeniyle kamu zararı oluştuğu sonucuna varıldığını ayrıca aynı şirketin 01/01/2002-02/04/2002 dönemine ait borcunun tecil faizi hariç 24.659.997.175.608,00 TL olarak belirlendiğini ileri sürerek, 31/05/2002 tarihi itibariyle 1998-2001 dönemi
    mahsuplaşmasından doğan ana para ve tecil faizi dahil davacı şirket alacağının 526.672.927,37 YTL, 01/02/2007 tarihine kadar işlemiş faizi ile birlikte alacağın 1.592.546.482,78 YTL, ayrıca 01/01/2002-02/04/2002 dönemine ait tecil faizi hariç alacağın 24.659.997,17 YTL, 30/04/2002-01/02/2007 arası işlemiş tecil faizi ile birlikte alacağın 87.951.775,70 TL olmak üzere toplam 1.680.498.258,48 YTL tutarındaki davacı alacağının 01/02/2007 tarihinden itibaren 6183 sayılı Yasanın 48 ve 51. maddelerinde yer alan oranlarda işleyecek tecil faizi, gecikme zammı KDV"si ile ....ı"nın kısa vadeli kredilere uyguladığı ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulü ile 120.915.126,40 TL"nin dava tarihinden itibaren 30/03/1990 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"nin 27. maddesi dikkate alınarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Hakkındaki Kanun"un 51. maddesi hükmü uyarınca hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte davalı .... A.Ş"den alınıp davacı ... (...)"a verilmesine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar dairemizce onanmıştır.
    Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve taraflar arasındaki sözleşmenin 27. Maddesinde mahsuplaşmadan doğan borç ve alacaklara uygulanacak faiz oranının 6183 sayılı Yasa"nın 48. maddesine göre hesaplanacak tecil faizi olarak belirtilmiş olmasına, davacının işbu davada BK 105 (TBK 122. mad. ) maddesine dayalı temerrüt faizini aşan zarar talebinde bulunmamış olmasına göre, davacı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 3,20 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK"nın 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 265,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 03/03/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞIOY

    1- Dava, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden doğan, asıl alacak, gecikme bedeli ve munzam zarar istemlerine ilişkindir.

    2- Davacı şirket vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kontrolünde bulunan..... yakası bölgesine ait elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticaret faaliyetlerinin 1990 yılında yapılan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne istinaden davalı tarafa devredildiğini,.... tarafından 2002 yılında iptaline kadar, bu Sözleşme uyarınca davalı tarafın ...Yakasında ticari faaliyette bulunduğunu, Sözleşme uyarınca, davalı şirketin elektrik iletim ve dağıtım faaliyeti sonucu elde edeceği hasılatı, gerekli gider ve kesintileri yaptıktan sonra müvekkili Kurum’a (..) aktarması gerekirken aktarmadığını, Sözleşme uyarınca her yıl yapılması gereken öndenetim ve mahsuplaşma işleminin 1990-1997 yılları arasında (1994 yılı hariç) hiç yapılmadığını, 1998-2001 yılları için davalı şirket yetkilileriyle birlikte 07.05.2002 tarihinde Mahsuplaşma Denetim Raporu hazırlandığını, bu rapora göre müvekkili Kurum’un anılan dönem için 550.633.184 YTL anapara ve tecil faizi alacağının bulunduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın itirazı üzerine Mahsuplaşma Heyeti tarafından borcun 526.672.927 YTL olarak hesaplandığını, bu miktarın dava taraihine kadar olan faiziyle birlikte 1.592.546.482 YTL’ye ulaştığını, ayrıca 2002 yılı ilk üç ay için bir başka mahsuplaşma yapıldığını ve miktarın 24.659.997 YTL olarak bulunduğunu, bu miktarın tecil faiziyle birlikte dava tarihine kadar 87.951.775 YTL’ye ulaştığını, toplamda ise Kurum alacağının, işlemiş faizle birlikte 1.680.498.258 YTL’ye ulaştığını beyanla, bu miktarın faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili, istemiş olduğu bileşik faizi kapital alacağı olarak dava etmiş ve tüm değer üzerinden 7.182.358 YTL peşin harç yatırarak dava açmıştır.
    3- Davacı vekili replik dilekçesinde, tazminat hesabını, müvekkili Kurum’un Denetim raporlarına dayandırdıklarını ve... İSTATİSTİKLERİNE GÖRE 1990 YILINDAKİ 1 TL’LİK MAL SEPETİNİN 2002 YILINDA 736 TL’YE ULAŞTIĞINI, DİĞER BİR ANLATIMLA ENFLASYONİST BİR ORTAMDA ALACAĞIN DEĞERİNİN KORUNMASI İÇİN BU YÖNTEMİ DİKKATE ALARAK BİLEŞİK FAİZ HESABI YAPTIKLARINI BEYAN ETMİŞTİR.
    4- Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde ve aşamalarda da, enflasyon karşısında taraf haklarını korumak için, bileşik faiz hesabıyla dava açtıklarını, SÖZLEŞMENİN BAŞINDAN BERİ DAVALI TARAFLA BU YÖNTEMLE HESAP VE MAHSUPLAŞMA YAPTIKLARINI, HATTA DAVALI ŞİRKETİN ALACAĞI TEMETTÜ MİKTARININ BELİRLENMESİNDE DE ENFLASYON FARKININ (ESKALASYON) HESAP EDİLEREK DAVALI TARAFLA MAHSUPLAŞILDIĞINI, DAVALI ŞİRKETİN KENDİ ALACAĞINI TALEP EDERKEN ENFLASYON FARKINI TALEP EDERKEN, BORCUNU ÖDERKEN ENFLASYON FARKINI FAHİŞ BULMASININ ÇELİŞKİ OLACAĞINI beyan etmiştir.
    5- Yerel mahkemece gerekçeli kararda, davacı tarafın, enflasyon karşısında paranın değerinin erozyona uğradığı, bu nedenle aynen cari hesap ilişkilerinde olduğu gibi bileşik faiz hesabı yapılarak alacağın miktarının tespit edilmesi gerektiğine ilişkin iddiasıyla ilgili en küçük bir değerlendirme yapılmamış, davacı tarafın sadece Sözleşmede uğradığı asıl zarar ile bunun gecikme faizine hüküm olunmuştur.
    6- 6098 S. TBK’nın “....” başlıklı 122 (BK 105) maddesinde yer alan;
    “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.
    Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hakim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder”
    Şeklindeki düzenleme uyarınca, borç ilişkilerinde, zarara uğrayan taraf, faizle karşılanmayan aşkın (munzam) zararlarını da karşı taraftan talep edebilecektir.
    7- Bir müspet zarar türü olan “aşkın zarar”, özellikle ülkemiz gibi yüksek enflasyonun görüldüğü ülkelerde, para borcunun ifasındaki gecikme nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan ilave zararları karşılamayı amaç edinmektedir (...., Türk Borçlar Hukuku, s.696). 818 S. BK’nun 103.maddesinde aylık % 5 olarak öngörülen temerrüt faizi, oranı %30’a çıkartan 3095 S. Kanun’a kadar geçerli faiz oranı olarak kabul edildiği göz önüne alındığında, Kanunkoyucunun bu hükümle, özellikle enflasyona karşı alacaklıyı korumak istediği anlaşılmaktadır.
    8- Davacı tarafın, yargılamanın en başından, karar düzeltme aşamasına kadar tüm aşamalarda, yüksek enflasyon karşısında faizle karşılanamayan zarar iddiasında bulunduğuna ve ileri sürdüğü ilave zarar için yüksek meblağlı peşin harcı da yatırdığına göre, mahkemenin söz konusu iddiayı aşkın (munzam) zarar olarak yorumlaması ve TBK 122 (BK 105) maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde inceleme ve hesap yapması gerekirdi.
    9- 6100 S. HMK’nın 33.maddesi (HUMK 76) uyarınca, hâkimin bir davaya uygulanacak hukuku re’sen tespit görevi bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla, maddi vakıaları dile getirmek tarafa, hukuki vasıflandırma ise hâkime ait bir görevdir. Diğer taraftan, HMK 31.maddesi uyarınca “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir” hükmü uyarınca, davayı aydınlatma görevi bulunmaktadır.
    10- HMK’nın 27.maddesinde varolan, “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir” hükmü ile ifade edilen "Hukuki dinlenilme hakkı" aynı zamanda Anayasamızın 36.maddesi uyarınca adil yargılanma hakkı kapsamında anayasal bir temel haktır. Bu hak gerçek kişilere olduğu gibi tüzel kişilere de tanınmıştır.
    11- Somut olayda, davacı Kurum, yargılamanın başından itibaren yüksek enflasyon sebebiyle yasal temerrüt faiziyle karşılanmayan zararının bulunduğu iddiasında olmasına ve bu kısma ilişkin neticei talebini harçlandırmasına rağmen, yerel mahkemece bu husus dikkate alınmamış, ileri sürülen iddianın aşkın zarar iddiası olup olmadığı somut olarak değerlendirilmemiş, bu suretle davacı tarafın, hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir. Dairemizin önceki Onama kararının kaldırılarak kararın bu cihetle bozulması gerektiğini düşündüğümden Dairemiz çoğunluk görüşüne katılmıyorum.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi