20. Hukuk Dairesi 2015/4710 E. , 2016/1920 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil ... ve davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... ili, ... köyü, ... mezrasında bulunan sınırlarını dava dilekçesinde ve ekli 1/5000 ölçekli harici olarak düzenlenen krokide belirttiği 8503,31 m² miktarındaki yerin kendisine atalarından kaldığını, 1982 yılından dava tarihine kadar zilyetliği altında olduğunu ileri sürerek, kadastro çalışmalarında tescil harici bırakılan bu yerin adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, ... vekili, davanın reddini talep etmiştir. Davalı köy muhtarı keşif zaptına geçen beyanında bu yerin davacıya ait olduğunu açıklamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine, 09.11.2010 tarihli rapor ve eki krokide (A) harfi ile gösterilen 6230,04 m² miktarındaki yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm, süresi içerisinde ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 02.12.2011 tarih ve 2011/2378 E. - 6539 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, keşifte görevlendirilen ziraat bilirkişilerinin 09.11.2010 tarihli raporunda "...dava konusu yerin %30-35 eğime sahip olduğunu, keşif günü itibariyle sürüldüğünü, ancak taşınmazın uzun bir süre tarımsal faaliyet amacıyla kullanılmadığını, işlenmediğini, bu taşınmaz içerisinde bir adet 15-20 yaşlarında badem ağacı olduğunu, bu haliyle kuru tarla vasfına sahip bulunduğunu” açıklamıştır. Dinlenen bir yerel bilirkişi, bu yerin davacıya babasından kaldığını, tarla olarak kuru zirai ürünler ekildiğini açıklamıştır. Keşifte görevlendirilen fen elemanlarınca düzenlenen 1/5000 ölçekli kroki raporunda; taşınmazın doğu tarafının bayır ve meşelik olarak belirlendiği, dosya içerisinde bulunan 1/5000 ölçekli paftada ise taşınmazın doğu ve kuzey sınırlarında 533 ve 534 nolu mera parsellerinin bulunduğu ve köy yerleşim alanlarına uzakta olduğu belirlenmiştir. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir.
Uyuşmazlık, 1982 yılında yapılan tapulama çalışmalarında tescil harici bırakılan yerin nitelik itibari ile imar ve ihya ya da zilyetlik yoluyla kazanılıp kazanılamayacağında toplanmaktadır. Tescil harici bırakılan bu yerin niteliği yazılı değildir. Ancak, imar ve ihyaya tâbi yerlerden ise, imar ve ihya işleminin yoğun emek ve para sarfedilerek tamamlanması, tamamlandığı tarihten itibaren dava tarihine kadar en az 20 yıllık zamanaşımı süresinin aralıksız ve çekişmesiz geçmesi gerekir. İmar ve ihyaya tâbi yerlerden değil ise bu durumda, dava tarihinden geriye doğru en az 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin aralıksız ve çekişmesiz geçmesi gerekmektedir.
Keşifte dinlenen yerel bilirkişi her ne kadar bu sürenin tamamlandığını açıklamış ise de, bu beyan uzman bilirkişi raporu ile örtüşmemektedir. Ayrıca, çekişmeli yerin doğusunda meşelik alan bulunduğuna göre MAH (memleket haritası, amenajman planı, hava fotoğrafları) uygulamasının yapılması zorunludur. Orman mühendisi/orman yüksek mühendisi sıfatına sahip kişilerden bu anlamda rapor alınmamıştır.
Bundan ayrı, taşınmazın paftasında bu yerin doğu ve kuzeyinde mera parselleri yer almaktadır. Ne var ki, yöntemine uygun biçimde kadim ya da tahsisli mera araştırmaları yapılmamıştır. Noksan araştırma ile yetinilerek karar verilmesi doğru değildir." denilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında ... davaya katılmış, taşınmazın orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sonucu mahkemece davanın kabulüne, fen bilirkişi ..."ın 13/02/2014 tarihli rapor ve krokisinde ... ili, Merkez ... köyünde (A) harfi ile gösterdiği Kuzeyi; köy yolu, Doğusu; Bayır, Batısı; 151 nolu parsel, Güneyi; 402, 403 ve 404 sayılı parsellerle çevrili 6.230,04 m²"lik yerin davacı Bako oğlu 1945 doğumlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, söz konusu fen bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına, davacının fazlaya dair taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, müdahil ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir.
Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1984 yılında yapılmış ve sonuçları 22.03.1984 - 20.04.1984 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişileri tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ...ne yükletilmesine, ...den harç alınmasına yer olmadığına 17/02/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.