8. Hukuk Dairesi 2013/7271 E. , 2014/2331 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kırşehir Aile Mahkemesi
TARİHİ : 05/02/2013
NUMARASI : 2011/142-2013/105
F.. Ş.. ile A.. Ş.. aralarındaki katılma alacağı davasının karar verilmesine yer olmadığına dair Kırşehir Aile Mahkemesi"nden verilen 05.02.2013 gün ve 142/105 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde, vekil edeni F.. ile davalı A..’ın 2010 yılı içinde evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde vekil edeninin kolundaki bilezikleri ve diğer ziynet eşyalarını satarak bir araba satın alındığını, alınan TV plaka sayılı aracın davalı adına trafiğe kayıt edildiğini açıklayarak binek aracın değerinin ½’si olan 10.000 (Toplam 20.000) TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, tarafların evlenirken borçlandıklarını bu borçlarını ödeyebilmek için arabayı satarak aldığı paralarla düğün borçlarını ödediğini, davalının davacıya ait bileziklerini bozdurmadığını, arabayı alanın vekil edeninin amca oğlu olduğunu, düğün borçlarının ödenmesi için satıldığını, Yalova 1. Noterliğinde yapılan sözleşme ile eşyalarını davacıya teslim ettiğini, hiçbir eşyasının kalmadığını, vekil edeninin evlenmeden önce doğuda görev yapması nedeniyle biriktirdiği para ile söz konusu aracı aldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini sağlamıştır.
Mahkemece, "….aracın 28.09.2010 tarihinde satışının yapılmış olması sebebiyle davanın konusu olmadığından karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen araçtan kaynaklanan ve TMK"nun 202, 218, 219, 229, 230, 231, 232, 235/2 ve 236/1 maddeleri gereğince açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Taraflar 02.03.2010 tarihinde evlenmiş, 24.01.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 24.12.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Tarafların evlendikleri 02.03.2010 tarihinden itibaren başka bir mal rejimi seçtiklerini ileri sürmediklerinden boşanma davasının açıldığı 24.01.2011 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.m.202, 4722 SK.m.10 ). Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. fıkrası uyarınca boşanma davasının açıldığı 24.01.2011 tarihinde sona ermiştir.
Uyuşmazlık konusu TV plaka sayılı araç edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 26.08.2010 tarihinde edinildiğinden TMK"nun 219. maddesi gereğince edinilmiş mal olduğunun kabulü gerekir. Davacı kadın, kendisine ait ziynet eşyalarını satmak suretiyle aracı satın aldıklarını ileri sürmüş, davalının tanığı Ö.. Ş.. ise, davacının ziynet eşyalarından gelen 5.000 TL"yi katkı yaptığını bildirmiştir. Davacının amcasının oğlu olan tanık Ö.. Ş.. alınan beyanında aracın alınması için kendisinin 12.000 TL’yi
davalıya borç olarak verdiğini, 5.000 TL’nin davacının ziynet eşyalarının satışından gelen para ile karşılandığını, aracın toplam 18.000 TL’ye alındığını daha sonra 18.500, TL’ye satıldığını aracın satışından elde edilen paradan borcunun karşılandığını bildirmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde,"esas arabayı alanın vekil edeninin amcasının oğlu olduğunu (Ö.. Ş..’ı kastediyor) aynı cevap dilekçesinde, “vekil edeninin evlenmeden önce doğuda görev yaptığını, bu sırada biriktirdiği para ile arabayı aldığını," açıklamıştır. Bundan ayrı davalı A.. tarafından da inkar edilmeyen ve kabul edilip dayanılan eşyaların vs"nin teslimi ile ilgili noter senedinde de amcasının oğlundan borç para aldığına ilişkin bir bilgi bulunmamaktadır. Görüldüğü gibi, davalı ve vekilinin beyanları ile cevap dilekçesi ve davalının amcasının oğlu olan tanık Ö.. Ş.."ın beyanları arasında açık bir çelişki bulunmaktadır. Bu durum karşısında tanık Ö.. Ş..’ın beyanına değer verme olanağı bulunmamaktadır. Aksi halde bu tür beyanlarla her zaman karşılaşmak ve farklı sonuçlara gitmek mümkündür. Daha açıkcası, cevap dilekçesindeki açıklamalar ile davalı A.. ve tanık Ö.."in borç alıp vermeye yönelik beyanları gerçeği yansıtmamaktadır. Açıklanan cevap dilekçesiyle, davalı A.. ve tanığın beyanları birlikte değerlendirildiğinde somut olguda samimiyetin bulunduğu düşünülemez. O halde, aracın bedelinin davacının ziynet eşyalarının satışından elde edilen para ve edinilmiş maldan karşılandığının kabulü gerekmektedir. Davacının ziynet eşyaları nedeniyle istediği bir değer artış payı alacağı ve buna ilişkin yöntemince açılmış bir davası bulunmamaktadır. Ancak, bu tür alacağın istenebilmesi için davacı tarafından TMK"nun 6. maddesi gereğince kanıtlanması gerekir.
Aracın satışından elde edilen paranın herhangi bir biçimde tüketildiği ya da yok edildiği davalı tarafından kanıtlanmadığına, edinilmiş mal kabul edilen aracın TMK"nun 229/1-2. bendi gereğince “...diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yapılan devir” olduğuna göre katılma alacağının hesaplanmasında “eklenecek değer” olarak gözönünde tutulmalıdır. O halde kural olarak, araç 26.08.2010 tarihinde satın alındığına ve TMK"nun 219 maddesi gereğince edinilmiş mal olarak değerlendirilmesi gerektiğine daha sonra 28.09.2010 tarihinde davalı tarafından elden çıkartılarak satıldığına ve satılan malın yerine geçen (ikame) değer de TMK"nun 219/2-5. bendi uyarınca edinilmiş mal olduğuna göre, TMK"nun 231, 232, 235/2 ve 236/1. maddeleri gereğince davacının katılma alacağının hesaplanmaması gerekmektedir. Her ne kadar araç satılmış ise de, davacı kadının annesi N.. A.. ve erkek kardeşi M.. A..’ın beyanlarına göre aracın halen davalı tarafından kullanıldığını bildirmişlerdir. Ne var ki, araç boşanma dava tarihinden önce resmi kayıtlarla elden çıkarıldığı anlaşıldığından TMK"nun 235/2. fıkrası uyarınca aracın devr edildiği 28.09.2010 tarihindeki sürüm değerinin hesaplamada göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.