14. Hukuk Dairesi 2017/3983 E. , 2021/475 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08/03/2007 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31/12/2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ve davalıların muris ...’ün mirasçısı olduklarını, muris adına kayıtlı olan 4 ada 65 parsel, 41 ada 15 parsel, 76 ada 22 parsel, 4 ada 32 parsel, 76 ada 24 parsel, 124 ada 10 parsel ve 124 ada 6 parsel sayılı taşınmazların aynen taksimini ya da bu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ..., ... ve ..., taşınmazların satılması yerine aynen taksimini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; davaya konu ... Koyuncu Mahallesi, 4 ada 32 ve 4 ada 65 parselde uygulama sonucu oluşan 778 ada 4 ve 5 parselde, yine ... Koyuncu Mahallesi, 41 ada 15 parsel, 76 ada 22 parsel, 76 ada 24 parsel, ... Türbe Mahallesi, 124 ada 10 parsel, 124 ada 6 parsel sayılı taşınmazlardaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine; davaya konu taşınmazlardan 791 ada 3 parselde davacı vekilinin talebini atiye bırakmış olduğundan bu parsel hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar temyiz etmişlerdir.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşların tamamının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat, arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa, bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince; dosyada yapılan incelemede, davaya konu taşınmazların maliki olan muris ...’e ait dava dilekçesine ekli ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 16/06/2005 tarihli, 2005/535 Esas ve 2005/513 Karar sayılı mirasçılık belgesine göre davalılardan ...’ün mirasçı olarak görülmesine rağmen eldeki davaya yönelik 31/12/2008 tarihli karardan sonra dosyaya sunulan aynı murise ait 20/02/2017 tarihli ... 1. Noterliğince tanzim edilen mirasçılık belgesine göre ise adı geçen davalının mirasçı olarak isminin bulunmadığı anlaşılmış olup mahkemece, bu iki mirasçılık belgesi arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekmektedir.
Kabule göre de, hükmün 4. bendinde belirtilen bilirkişi raporunda yer alan muhdesat oranlarının hükümde gösterilmeden satış bedelinin dağıtımında sadece rapora atıf yapılmak suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 01/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.