11. Hukuk Dairesi 2015/7697 E. , 2016/2339 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada.... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29.04.2014 tarih ve 2012/80-2014/79 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin "...." ve "...." ibarelerini içeren tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “...." ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı ...’ne başvuruda bulunduğunu, ... kod numarasını alan başvurunun, Resmi ... ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak... tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun müvekkili şirketle ilişkili olduğu ihtimalini de kapsadığını, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, 2012-M-22 sayılı... kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı... vekili, davalı başvuru ile davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığını, başvuru konusu markada yer alan "..." ibaresinin gıda sektöründe ürünlerin şeklini tanımlamak için yaygın kullanımı bulunan bir ibare olduğunu, başvuruya konu marka bütün olarak değerlendirildiğinde "...." ibaresinin marka algısından çok ürün biçimi/çeşidi olarak algılanacağını, markaların bir bütün olarak benzer olmadığını, karıştırılma ihtimalinden de söz edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, somut olayda, taraf markaları arasında çekişmeli 30. sınıftaki gıda ürünleri yönünden bir örtüşme olup, işaretler açısından yapılan değerlendirmede ise; "... ..." ibaresinin tescil kapsamındaki şeker, dondurma, çikolata, kraker, makarna gibi çubuklu türü veya sunuş biçimi olan mallar yönünden doğrudan cins veya kullanım amacına ilişkin bir ibare olduğu; gıda sektöründe yaygın olarak tanımlayıcı anlamda kullanıldığı ve ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, çubuk şeklinde pazarlanan veya çubuklu türü olmayan ürünler için dahi ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, bu nedenle başvurudaki ilavelerin başvuruyu davacı markalarından farklılaştırmaya yeterli olduğu; taraf başvuru ve markalarının 556 sayılı KHK"nin 8/1-b maddesi anlamında benzer olmadığı; bu nedenle davalı başvurusunun davacının "...." veya "...." ibarelerini tek başına veya diğer unsurlarla bir arada içeren markalarından okunuş anlam, görünüm ve bir bütün olarak genel izlenim itibariyle yeterince farklılaştığı, bunun yanında itiraz ya da hükümsüzlüğe mesnet "...." ve "...." ibareli davacı markalarının tanınmış marka niteliğini taşımadığı, işaretler benzer olmadığı gibi, davacının tanınmışlık iddiasının kanıtlanamaması karşısında somut olayda KHK 8/4 hükmünün sonuca etkisinin bulunmadığı, başvurunun kötü niyetli olduğunu kabule yeterli hiçbir kanıt ve belge bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 556 sayılı Marka KHK’nın 8/1(b), 42/1(b), 53 maddeleri uyarınca marka başvurusuna itirazın reddine dair... kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davalı şirketin marka başvurusuna konu “... ....” ibaresi ile “....” ibareli davacı markaları arasında, ... Mal ve Hizmetler Sınıflandırma Listesinde 30. sınıfta yer alan gıda ürünleri yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1 (b) maddesi uyarınca karıştırılma ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, Dairemizin karar düzeltme aşamasında verdiği 11.04.2014 tarih ve 2014/1699-7144, yine karar düzeltme aşamasında verdiği 19.12.2013 tarih ve 2013/1591-23257 sayılı Bozma kararlarında da dile getirildiği üzere, markaya konu bir işaretin ayırt edici olup olmadığı değerlendirmesi yapılırken, tescil kapsamındaki malların yönelik olduğu ortalama tüketici kitlesinin bakış açısının dikkate alınması gerektiği, “....” ibaresinin başvurunun kapsadığı gıda emtiası bakımından tanımlayıcı bir ibare olduğundan söz edilemeyeceği, bu ibarenin markanın ayırt edici ve asıl unsurlarından biri olduğu, daha önceden davacı adına tescilli “....” ibareli tescilli markanın varlığı karşısında, mahkemece davalı başvurusuna konu “... ....” ibaresinin tescil olunması halinde markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1 (b) maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin meydana geleceğinin kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece yukarıda anılan yanılgılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş ve hükmün davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda anılan gerekçelerle, yerel mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.