11. Ceza Dairesi Esas No: 2016/10379 Karar No: 2017/7091 Karar Tarihi: 25.10.2017
Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/10379 Esas 2017/7091 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine hükmetti. Sanıkların temyiz itirazları reddedildi ve hükümler onandı. Ancak, sanık ... ....’nın temyiz dilekçesi usulsüz tebligat nedeniyle süresinde değildi ve savunma hakkı kısıtlandığı için, kararın bu kısmı bozuldu. Bu durumda, davanın yeniden görülmesi gerekmektedir. Kanun maddeleri olarak, sanığın temyiz hakkının korunması için 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi ve Anayasa Mahkemesinin 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı, tebligatın usulü için Tebligat Yasası’nın 10. maddesi ve Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi, savunma hakkının korunması için ise 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi ve 1412 sayılı CMUK’un 326 ve 5271 sayılı TCK’nın 307/2. maddeleri gösterilmiştir.
11. Ceza Dairesi 2016/10379 E. , 2017/7091 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : Mahkumiyet
I- Sanıklar ... ve ... müdafilerinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Kasten işlenmiş suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan ve kazanılmış hakka konu edilemeyen 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Bozmaya uyularak yapılan yargılamada, toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklara yüklenen “nitelikli dolandırıcılık” suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, temel cezayı teşdit gerekçesi, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar ... ve ... müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, II- Sanıklar ... ve ... müdafileri ve sanık ... ....’nın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 7201 sayılı Tebligat Yasasının 10. maddesi uyarınca tebligatın, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılması gerektiği cihetle, sanık ... ....’nın 31.12.2007 havale tarihli temyiz dilekçesi ile bildirmiş olduğu adresine tebligat yapılmadan 23.08.2006 tarihli oturumda bildirmiş olduğu adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işlemi usulsüz olup, sanığın öğrenme üzerine verdiği 02.02.2016 havale tarihli temyiz dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 23.11.2010 tarih ve 7/191-227 sayılı kararında açıklandığı üzere; hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 326 ve 5271 sayılı TCK"nın 307/2. maddeleri uyarınca zorunludur. Savunma hakkının sınırlandırılamayacağı ilkesine dayanan bu zorunluluk uyarınca, sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğuracak olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve kanıtlarını sunma olanağı tanınmalıdır. 24.12.2007 tarihli ilk hükümle mahkumiyet kararı verilen sanıklar hakkında, Dairemizin 04.04.2011 tarih, 2011/870 E. ve 2011/1816 K. sayılı bozma kararı aleyhe hükümler içermesine rağmen, bozma üzerine yapılan yargılamada sanıkların duruşmaya katılımı sağlanıp bozmaya karşı diyeceklerinin sorulmaması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, Yasaya aykırı, sanıklar ... ve ... müdafileri ve sanık ... ....’nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.