Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/7788
Karar No: 2016/2299
Karar Tarihi: 02.03.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/7788 Esas 2016/2299 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Müvekkilinin, davalı şirketin borçlarını ödemek için kefil sıfatı ile imzaladığı banka sözleşmeleri nedeniyle, kefalet borcunun davalıdan tahsili talep edilmektedir. Davacı, borcun ödenmesinin ardından şirket hisselerini devretmiş ve şirketten istifa etmiştir. Mahkeme, devir öncesine ait hakların talep edilemeyeceğine karar vermiştir. Ancak, mahkeme yanılgılı bir değerlendirme yaparak karar vermiştir. Kefilin ödediği borç nedeniyle asıl borçluya rücu hakkı olduğu kanunlarca düzenlenmiştir. Dolayısıyla hisse devrinin bir önemi yoktur. Kararın bu nedenle bozulması gerekmektedir. Kanun maddeleri: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 581 vd. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 496 vd.) maddeleri.
11. Hukuk Dairesi         2015/7788 E.  ,  2016/2299 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11.03.2015 tarih ve 2014/1176-2015/274 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin kurucu ortağı olup, genel müdürlüğünü yaptığı dönemde şirket borçlarının ödenmesi için bankalardan şirket adına kredi kartı alındığını, bankalarla yapılan sözleşmeleri kefil sıfatı ile imzaladığını ve bankalarca davalı şirketin borcu için gönderilen ihtar üzerine 30-31/07/2012 tarihlerinde şirketin borcunu ödediğini, daha sonra şirket müdürlüğünden istifa ettiğini ve şirket hisselerini devrettiğini, müvekkilinin kefaleti nedeniyle bankalara ödediği borcun, davalı tarafından müvekkiline ödenmediğini ileri sürerek, 55.000,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının ödemeyi şirket ortağı olarak yaptığını ancak, bu ödemelerden sonra hisselerini tüm aktif ve pasifiyle birlikte ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin devrettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının şirketteki hisselerini 01/08/2012 tarihli hisse devir sözleşmesi ile devrettiği, 13/03/2013 tarihinde kefillikten istifa ettiği, sözleşmede hisselerin tüm aktif ve pasifleri ile devredildiğinin açıkça yazılı olduğu, davacı tarafından talep edilen ve şirkete kefil sıfatıyla yaptığı ödeme tarihlerinin ise, 30-31/07/2012 tarihleri olduğu, davacı tarafından rücuen talep edilen ödemelerin yapıldığı tarihten sonra davacının hisselerini tüm aktif ve pasifleriyle devredip, şirketten istifa ederek ilişkisini de kesmiş olup, hisseler tüm hak ve alacaklarıyla birlikte devralan kişiye geçtiğinden devirden önceki tarihe ait hakların talep edilemeyeceği, aksine düşüncenin hisse devralan üçüncü kişinin şirketin yapacağı bu ödeme nedeniyle zararına olacağı, hisse devir sözleşmesinde sözleşme tarihi itibariyle davacı tarafından bilinen ve kefillikten kaynaklanan herhangi bir alacaktan bahsedilmediği gibi, bu hususta
    Dava, kefalet nedeniyle ödenen paranın asıl borçludan tahsili istemine ilişkindir. Davacının, davalının kredi borcunun kefili olması sebebiyle ödeme yaptığı taraflar arasında ihtilafsızdır. Kefilin, kefalet borcu nedeniyle borçlu olunan meblağı ödedikten sonra, 6098 sayılı TBK"nın 581 vd. (818 sayılı BK"nın 496 vd.) maddeleri uyarınca asıl borçluya rücu hakkı mevcuttur. Davacının, davalı şirketin ortağı olması, ortaklık hissesini tüm aktif ve pasifi ile birlikte devretmiş olması bu sonucu değiştirmez. Zira, davacının, davalıdan olan alacağı davacının şahsının kefaletine dayalı olup, hisseye bağlı değildir. Bu itibarla, anılan hususlar nazara alınmaksızın, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi