Vergi usul kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/8533 Esas 2017/7064 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/8533
Karar No: 2017/7064
Karar Tarihi: 25.10.2017

Vergi usul kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/8533 Esas 2017/7064 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Sanık, 2005 yılında sahte fatura kullandığı iddiasıyla mahkum edilmiştir. Mahkeme kararında fatura asıllarının incelenmesi gerektiği belirtilmiş ve sanığın hukuki durumunun tayin edilmesi için eksik araştırma yapıldığı vurgulanmıştır. Ayrıca, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gereken hükme uymadığı belirtilerek, bu nedenle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Kanun maddeleri:
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 227. maddesinin 3. fıkrası
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 230. maddesi
- 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi
- 1412 sayılı CMUK'nun 318. ve 321. maddeleri
11. Ceza Dairesi         2017/8533 E.  ,  2017/7064 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Gerekçeli karar başlığında "2005" olarak yazılan suç tarihinin, suça konu faturaların KDV indiriminde kullanıldığı son tarih olan "21.01.2006" olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
    Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmolunan cezaların türü ve süresine göre koşulları bulunmadığından 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 318. maddesi uyarınca reddine oybirliğiyle karar verilerek gereği görüşüldü:
    1-Mükellef .... İş Mak. İnş. Las. Yed. Parç. San ve Tic Ltd. Şti yetkilisi olan sanığın 2005 takvim yılında sahte fatura kullandığı iddia ve kabul edilen kamu davasında; sanığın atılı suçlamaları kabul etmediği, işleri fiilen.... isimli şahsın yürüttüğünü iddia ettiği anlaşılmakla, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından; sahte fatura kullanma suçunda suçun maddi konusunun fatura olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun"un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından, hiç düzenlenmemiş sayılır"" şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu"nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi suça konu fatura asıllarından kanaat oluşturacak sayıda temin edilip dosya arasına konularak incelenmesi, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıdığının tespit edilmesi halinde, sahte olduğu iddia olunan faturaları düzenleyen ve haklarında karşıt inceleme raporları düzenlendiği anlaşılan şirketlerin yetkilileri hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde birleştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde, dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler, faturaları düzenleyenlerin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığı da dikkate alınarak faturaları düzenleyen şirketler ile sanığın ticari defter ve belgeleri üzerinde gerekli görülmesi halinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaları düzenleyen şirket yetkilileri veya kişiler de dinlenerek sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, faturalar üzerindeki imza ve yazıların sanığın eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
    2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 25.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.