
Esas No: 2018/867
Karar No: 2018/867
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/867 Esas 2018/867 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018 / 867 KARAR NO : 2018 / 867 KARAR TR: 24.12.2018 |
ÖZET : Davacının davalı idare nezdinde usta öğretici olarak fiilen çalıştığı günler karşılığı ödenmediğini ileri sürdüğü kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, hafta tatil vs. ücretlerinin tahsiline karar verilmesiistemiyle açılan davanın, ADLİYARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : M.K.
Vekilleri : Av. D.S.Av. E. E.S.
Davalı : Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)
Vekilleri : Av. F.I.K. Av. A. D.
Davalı : Milli Eğitim Bakanlığı
Vekili : Av. M.D.
O L A Y : Davacı vekili; Müvekkilinin 24/10/2012- 26/12/2016 tarihleri arasında Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından kurulan Adıyaman Çadırkent geçici eğitim merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı Adıyaman İl Milli Eğitim Müdürlüğü Halk Eğitim ve Akşam Sanat Okulu bünyesinde usta öğretici olarak çalışmakta iken sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak brüt 100,00 TL kıdem/iş sonu tazminatının, brüt 10,00 TL yıllık izin alacağının, 10,00 TL hafta tatil ücreti ile 10,00 TL ilave tediye alacağının tazmini talebi ile 30/01/2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
ADIYAMAN İŞ MAHKEMESİ : 13.07.2017 gün, E:2017/85, K:2017/199 sayılı dosyasında “Davacının sosyal güvenlik hukuku yönünden Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamında gösterilmesi iş sözleşmesi ile çalıştığını göstermez.
Davacı 657 sayılı yasanın 89. maddesinde belirtilen statü içinde ve Kaymakamlık onayı ile görevlendirilmiştir. Davacı ile davalı arasında iş sözleşmesi bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna tabi olduğunun kabulü gerekir. Aradaki hukuki ilişki iş sözleşmesi, bir başka anlatımla işçi-işveren ilişkisi olarak nitelenemez.
Bu hukuki olguya göre uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olduğu” gerekçesi ile Davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile 6100 sayılı HMK. nun 114/b ve 115. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan reddine karar vermiş, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 06/09/2018 gün, E:2018/12663, K:2018/17724 sayılı ilamıyla onanan karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı istemle 30/10/2018 günü idari yargı yerinde dava açmıştır.
ADIYAMAN İDARE MAHKEMESİ : 09.11.2018 gün ve E:2018/561 sayılı kararı ile “506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 2. Maddesinde "Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar..." denilmiş, aynı Yasanın "Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri" Başlıklı 134. Maddesinde, "Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür" hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.11.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. Maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3.maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. Maddesinde "Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür" denilmiştir.
Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1 .maddesinde. Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan "İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunu 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.
Diğer taraftan: 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. Maddesinde, "İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç. D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.
Bu mahkemeler:
B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.
İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.
Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir." denilmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından Milli Eğitim Bakanlığı"na bağlı Meslek Lisesinde usta öğretici olarak görev yapan davacının, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğinden bahisle, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, milli ve dini bayram, resmi tatil çalışmasından kaynaklanan alacakları ile yıllık izin ücreti alacağının tahsilinden kaynaklanan davaların adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine hükmedilmiştir. (Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün 30.11.2015 tarihli, E:2015/802, K:2015/817 sayılı kararı)
Uyuşmazlıkta ise; 24.10.2012 tarihinden beri Adıyaman Valiliği Çadırkent Geçici Eğitim Merkezinde kadrosuz usta öğretici olarak görev yapmakta iken Milli Eğitim Bakanlığı "Suriyeli Öğrencilerin Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi" kapsamında görevlendirilen öğretmenlerin başlaması nedeniyle davacının hizmet sözleşmesinin feshedildiği, bunun üzerine davacı tarafından Adıyaman İş Mahkemesinde alacak davası açıldığı, anılan Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 13.07.2017 tarih ve E:2017/85, K:2017/199 sayılı kararla yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiği, anılan kararın istinaf incelemesi sonucunda Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 31.05.2018 tarih ve E:2017/2675. K: 2018/1060 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddedildiği ve Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 06.09.2018 tarih ve E:2018/12663, K:2018/17724 sayılı kararı ile anılan Bölge kararının onandığı, bu kararın 06.09.2018 tarihinde kesinleştiği ve davacının söz konusu tazmin talebinin işbu dava dosyamız esasında yürütüldüğü görülmektedir.
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesinde “Adli, idari, askeri yargı »tercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. / Yargı merciince, önceki görevsizlik kararma ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda yer alan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları kapsamında yapılan değerlendirmede; bakılmakta olan davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır” şeklindeki gerekçeyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vererek, her iki dava dosyasını 05/12/2018 tarih ve 2018/556 esas sayılı üst yazısı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 10/12/2018 tarihi itibarıyla Mahkememiz kayıtlarına girmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME :
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU"nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ"nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının davalı idarede 24.10.2012 tarihinden iş akdinin idarece feshedildiği 26.12.2016 tarihine kadar davalı idare nezdinde fiilen çalıştığı günler karşılığı ödenmediğini ileri sürdüğü kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, hafta tatil vs. ücretlerinin tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun3.maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79. madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.
Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde,Kanunun amacının,işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan“İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.
Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.
Bu mahkemeler:
B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.
İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.
Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.
Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacının 24.10.2012 - 26.12.2016 tarihleri arasında Adıyaman İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde usta öğretici olarak çalıştığı; iş sözleşmesinin idarece tek taraflı feshedilmesi üzerine, fiilen çalıştığı günler için hak ettiğini iddia ettiği kıdem ve ihbar tazminatları ile vs. ücretlerin ödenmesi istemiyle söz konusu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı ile idare arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen kıdem tazminatının İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen nedenlerle, Adıyaman İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulüyle, Adıyaman İş Mahkemesinin 13.07.2017 gün, E:2017/85, K:2017/199 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Adıyaman İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulüyle, Adıyaman İş Mahkemesinin 13.07.2017 gün, E:2017/85, K:2017/199 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ