4. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/13230 Karar No: 2014/17193 Karar Tarihi: 15.12.2014
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/13230 Esas 2014/17193 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2014/13230 E. , 2014/17193 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 04/03/2014 NUMARASI : 2011/497-2014/68
Davacı H.. D.. vekili Avukat Y.B.tarafından, davalı A.. A.. aleyhine 28/12/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; husumet nedeniyle davanın reddine dair verilen 04/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, Devlet Hastanesinde röntgen teknisyeni olarak çalıştığını, çektiği filmlerin net olmadığı gerekçesiyle aynı hastanede doktor olarak görev yapan davalının kendisiyle tartıştığını, bu esnada davalının hakaret ettiğini, tekme atıp üzerine saldırdığını belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davalının görev kapsamında yapmış olduğu eyleminden dolayı ancak İdare aleyhine dava açılabileceği, kendisine husumet yöneltilemeyeceğinden bahisle istemin reddine karar verilmiştir. Anayasa madde 129/5’te, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, ancak idare aleyhine açılabileceği benimsenmiştir. Ne var ki; bu kural mutlak olmayıp, idari yetkilerin kullanılma alanıyla, eş anlatımla, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlarla sınırlıdır. Özellikle, haksız eylemlerde; kamu görevlisinin, Anayasa’nın bu güvencesinden yararlanma olanağı bulunmamaktadır. Somut olayda, davalının davacıya açıkça hakaret ve yaralama eylemlerinde bulunduğu ileri sürülmüştür. Kamu görevlilerinin bu türden eylemleri kişisel kusur oluşturur ve hiç bir biçimde görevle ilişkilendirilemez. Bu sava dayanan davaların, Anayasa m.129/5 kapsamında değerlendirilmesi de mümkün değildir. Şu halde, kamu görevlisinin kişisel kusuruna dayalı eldeki davada davalıya husumet tevcih edilebileceği benimsenmelidir. Mahkemece, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/12/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY YAZISI Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz. 15/12/2014