Esas No: 2022/1717
Karar No: 2022/7557
Karar Tarihi: 23.05.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/1717 Esas 2022/7557 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2022/1717 E. , 2022/7557 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Yağma, uyuşturucu madde ticareti, hürriyeti tahdit, 6136 sayılı Kanuna aykırılık, kasten yaralama, suç örgütüne üye olma, örgüte yardım
HÜKÜMLER : Düşme, mahkumiyet, beraat
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık ... hakkında mağdur ...'e karşı yaralama eyleminden dolayı davanın CMK madde 223/8 gereğince düşmesine, sanığın silah ticareti suçundan dolayı CMK madde 223/2-e gereğince beraatine ve mağdur ...’a yönelik yağma suçundan CMK madde 223/2-c gereğince beraatine karar verilmiş ise de, ... 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/03/2009 tarih ve 2006/11- 2009/42 Esas/Karar sayılı kararıyla bu konularda hüküm kurulup kesinleşmesi sebebiyle, söz konusu eylemlerle ilgili olarak yeniden kurulan hükümler hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olduğundan, hukuken varlık kazanmayan bir kararın temyiz incelemesine konu edilmesinin mümkün olmadığı düşüncesiyle yapılan incelemede;
I- Sanıklar ... ve ...'ın suç örgütüne üye olma suçu ile katılanlar ... ve ...'a yönelik yağma ve hürriyeti tahdit suçlarından dolayı kurulan beraat hükümlerine; sanık ...'ın örgüte yardım suçundan dolayı kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine, sanık ...'ın suç örgütüne üye olma suçundan dolayı kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine dair hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun ve takdire dayalı bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
II- Sanık ... ve ... hakkında uyuşturucu madde ticareti; sanık ... hakkında katılanlar ... ve ...'a karşı hürriyeti tahdit; sanık ...'ın, ... oğlu ... ve ...'e karşı kasten yaralama suçlarından dolayı kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Sanık ... hakkında yaralama suçlarından hüküm kurulurken TCK’nın 87/1-d maddesinden uygulama yapılırken 2 yıl 12 ay yerine 3 yıl olarak yazılması sonuç cezaya etki etmediğinden ve silahla kasten yaralama suçunda; mağdurların hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı anlaşılmakla, TCK'nın 87/1-d-son maddesi uyarınca sanık hakkında belirlenen cezaların 5 yıldan az olamayacağı gözetilmeden 3 yıl olarak belirlenmesi, karşı temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hâkimler Kurulunun takdirine göre, sanık ... müdafiinin, sanık ... müdafiinin, sanık ... müdafii ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan, reddiyle eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
III- Sanık ...'ın katılanlar ... ile ...'a, ... oğlu ...'e, ...'e karşı ve sanık ...'ın müşteki ...'a karşı yağma suçlarından dolayı kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık ...'ın katılanlar ... ve ...'a, ... oğlu ...'e ve ...'e karşı yağma ve sanık ...'ın müşteki ...'a karşı yağma eylemlerinde, birden fazla nitelikli halin gerçekleşmiş olması karşısında, aynı Yasanın 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılarak ceza uygulaması yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, bozma öncesi hükme aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hâkimler Kurulunun takdirine göre sanıklar müdafiilerinin ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan, reddiyle eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA,
IV- Sanık ...'nın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan dolayı hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığa yüklenen 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçunun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Kanun’un 66/1-e, 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık zamanaşımının suç tarihi olan 27/06/2006 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
V- Sanık ... hakkında müşteki ...'a karşı tehdit suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazının incelemesine gelince;
5237 sayılı TCK’nın kabul ettiği iştirak teorisine göre ve özetle ifade etmek gerekirse;
-Azmettiren, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır. (m.38/1)
-Azmettiren, aynı zamanda müşterek fail olarak, azmettirdiği fail ya da faillerle birlikte suçu işlemişse “Failliğin, şerikliğe nazaran önceliği prensibi” uyarınca, azmettiren olarak değil, yalnızca müşterek fail sıfatıyla cezalandırılır.(m.37)
-Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen (veya daha az ceza almasını sağlayan) kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır(m.40/1)
-Yağma suçunda, kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması, daha az ceza verilmesini gerektiren bir nitelikli hâldir.(m.150/1)
-Azmettiren bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla hareket etse bile, failin, alacaklı ticari işletmenin diğer ortağı ya da mirasçı(baba-oğul-kardeş gibi) ve benzeri bir sıfatla hukuki ilişkinin tarafı olmaması halinde, işlenen yağma suçuna azmettirmeden sorumlu tutulacak, buna mukabil azmettiren aynı zamanda müşterek fail olarak tehdit ve/veya cebir kullandığı taktirde, “failliğin şerikliğe nazaran önceliği prensibi” uyarınca müşterek fail sıfatıyla cezalandırılacağından TCK’nın 40/1. maddesi uyarınca, aynı Kanun’un 150/1. maddesinden yararlanacak, hukuki ilişkinin tarafı olmayan diğer fail ya da müşterek failler ise; kendi işledikleri, 149. madde kapsamındaki nitelikli yağma suçundan sorumlu olacaktır.
Nitekim bu husus, Prof. Dr. İ. Özgenç’in, “Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler” isimli eserinde aşağıdaki gibi örneklerle açıklanmıştır:
“ ... Örnek olay 4. A, C’den alacağını hukuk yollarına başvurarak tahsil edemez; bu sebeple, B ile birlikte C’ye cebir uygulayarak alacağın tahsil ederler. Bu örnek olayda, alacaklı olan kişinin, A’nın alacağını tahsil amacıyla borçluya cebir veya tehdit uygulamış olması halinde, TCK, madde 150/1 hükmünden yararlanacağıda kuşku yoktur. Ancak, A’nın alacağının tahsili amacıyla ve onunla birlikte C’ye cebir uygulayan B’nin de TCK, madde 150/1 hükmünden yararlandırılamaz. Bu gibi durumlarda gerçekten alacaklı olan kişi (A) ile birlikte hareket eden B de, kendi alacağı olmasa bile, aynı amaçla hareket edebilir. Ancak, m.150/1 ifadesine göre, alacağın failin kendisine ait olması gerekmektedir. Bu nedenle, müşterek failerden sadece A bakımından TCK, madde 150/1 hükmünü uygulamak gerekir.
Keza, A, C’den hukuk yollarına başvurarak tahsil edemediği alacağını tahsil hususunda B ile belli bir “komisyon” karşılığında ve gerektiğinde çeşitli zorlama yöntemlerine başvurulacağı öngörüsüyle ve zımmi kabulüyle anlaşır. B de bunun üzerine, cebir ve tehdit kullanarak C’den alacağı tahsil eder.
“Çek senet mafyası” gibi bir oluşum çerçevesinde belirli bir yüzde karşılığında gerektiğinde cebir veya tehdit kullanarak tahsilat işi gerçekleştiren kişi (B) hakkında TCK, madde 150/1 hükmüne istinaden değil, TCK, madde 149 hükümlerine istinaden cezaya hükmetmek gerekir. Zira azmettiren (A) alacağını tahsil amacıyla hareket etmiş olsa bile, fail (B) azmettirenin alacaklı olup olmadığına bakmaksızın, paranın tahsil edilebilirliğinin ve tahsil karşılığında alacağı payı göz önünde bulundurarak yağma suçunu işlemektedir. Fail, azmettirenin alacağını tahsil amacıyla hareket ettiğini bilse bile, kendi fiili bakımından bu amaç söz konusu olmadığı için, TCK; madde 150. hükümlerinden yararlanamaz.
Keza, paranın tahsil işinin belirli bir komisyon karşılığında bir başkasına havale edilmesi ve havale edilen kişinin de borçluya cebir veya tehdit uygulaması halinde ise, işlenen suç yağma suçu olduğu için, azmettiren de TCK, m. 149 hükümlerine istinaden cezalandırılacaktır.”(a.ge. 16. bası, sahife; 604-605)
Hukuki ilişkinin tarafı olan azmettirenin yanında çalışan işçinin TCK’nın 150/1. maddeden yararlanması gerekip gerekmediği hususu tartışmalıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 23.05.2017 tarihli ve Esas 2017/6-91, Karar 2017/291 sayılı kararına konu teşkil eden olayda, alacaklı ve müşterek fail/azmettiren olan sanığın işletmesinde işçi olarak çalışan ve diğer müşterek fail olan şerikin de TCK’nın 150/1. maddesinden sorumlu tutulmasıyla yetinilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Bu izahattan sonra somut olay değerlendirilecek olursa;
Yakınan ...’ın aşamalardaki istikrarlı beyanları, iletişim tespit tutanakları, sanık savunması ve dosya kapsamından; sanık ...’ın olay tarihinden önce yakınana 800.-TL borç para verdiği, vadesinde ödenmemesi üzerine sanık ...’tan tahsil etmesini istediği, sanık ...’ın da hakkında hüküm kesinleşen sanıklar ... ve ...’ı yakınan’ın işyerine gönderip müştekiyi telefonla arayarak tehdit etmek suretiyle 150.-TL para aldıkları olayda; sanıklar ..., ... ve ...’ın yağma suçunu işledikleri, sanık ...’ın ise bu suça azmettiren sıfatıyla iştirak ettiği hususu tüm dosya kapsamıyla sübuta erdiği hâlde, hatalı değerlendirmeyle sanık ...’ın 5237 sayılı TCK'nın 150/1 ve 38/1 maddesi yollamasıyla aynı yasanın 106/2-c-d maddesi uyarınca olağanüstü zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle;
Katılan ... İbrim’e karşı işlenen nitelikli yağma suçunun azmettiricisi olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 38. maddesi delaletiyle 149/1-a-c-d-f-g maddeleri uyarınca nitelikli yağma suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde düşme kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, CMUK 326/son maddesi gereğince sanığın 07.11.2013 tarihli ceza miktarının korunmasına, 23/05/2022 tarihinde kararımızın V- nolu sanık ... hakkında müşteki ...’a karşı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağı tahsil amacıyla işlenen tehdit suçundan dava zamanaşımının dolması nedeniyle verilen düşme kararının bozulması yönünden oy çokluğu ile diğer yönlerden oy birliği ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ:
Dosyanın incelenmesinde ... 7. Ağır Ceza Mahkemesince 07/11/2013 tarihinde sanık ... hakkında yağma suçundan mahkumiyet kararı verildiği heyetimizce
yapılan incelemede 20.09.2017 tarihinde sanık hakkında “yakınan ...’ın aşamalardaki istikrarlı beyanları, iletişim tespit tutanakları, sanık savunması ve dosya kapsamından; sanık ...’ın olay tarihinden önce yakınana 800.-TL borç para verdiği, vadesinde ödenmemesi üzerine sanık ...’tan tahsil etmesini istediği, sanık ...’ın da hakkında hüküm kesinleşen sanıklar ... ve ...’ı yakınan’ın işyerine gönderip tehdit etmek suretiyle 150.-TL para aldıkları olayda; oluşa uygun kabule göre sanık ...’ın alacağını tahsil etmek amacıyla diğer sanıklar aracılığı ile yakınanı tehdit ettiğinin anlaşılması karşısında; sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 150/1. maddesi göndermesiyle 106/2-c-d maddesindeki suçu oluşturduğu” konusunda bozma kararı verildiği, nitekim mahkemenin bozmaya uyarak hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağı tahsil amacıyla işlenen tehdit suçundan dava zamanaşımının dolması nedeniyle düşme kararı verdiği ve diğer sanıkların TCK. 38. madde delaletiyle 149/1-c, d, f, g maddesi gereğince yağma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği anlaşıldığından bu konudaki sayın çoğunluğun verdiği karara muhalefet ediyorum.
Gerek Doktrinde gerek Ceza Genel Kurulu ve 6. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarında azmettiren şahsın diğer sanıklarla olay yerine gitmesi durumunda TCK. 150/1. maddesinin uygulanacağı, olay yerine gitmeden yalnızca azmettirmesi durumunda diğer sanıklar gibi yağma veya yağmaya teşebbüsten cezalandırılacağı şeklinde bir kararının bulunmadığı, bu konuda yalnızca öğretide Prof. Dr. İzzet Özgenç'in yağmaya azmettiren kişinin olay yerine gitmeden sadece diğer sanıkları azmettirmesi durumunda TCK. 150. maddeden faydalanamayacağı bu durumda yağma hükümlerinin uygulanacağı şeklindeki görüşe iştirak etmenin mümkün olmadığı, bunun kabulü durumunda olay yerine gidip bizzat müştekiyi görmeyen veya başka bir sebeple olay yerine kadar gitmişken elinde olmayan bir sebeple tam olay yerinde bulunmaması durumunda nasıl bir uygulama yapılacağı keza bu sanığın gözetleyici durumda olması gibi hususlarla birlikte değerlendirildiğinde olay yerine gitmenin ne zaman başlayıp nerede biteceğinin belirlenemeyeceği, kanundan böyle bir yorumun çıkarılamayacağı buna göre TCK'nın 38, 40 ve 150. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde sanık ...’ın diğer sanıkları azmettirerek alacağının tahsilini sağladığı tüm dosya münderecatından anlaşıldığından, sanık ...’ın TCK 38. madde delaletiyle TCK'nın 150/1, 106/2-c-d maddesi gereğince dava zamanaşımının dolması sebebiyle düşmesi kanaatinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun düşme kararının bozulması yöndeki görüşüne katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.